Efsaneye göre Ferhat[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Persler döneminde yaşamış ünlü bir nakkaştır. Sultan Mehmene Banu'nun yeğeni Şirin için yaptırdığı köşkün süslemelerini yaparken Şirin'i görür ve birbirlerine sevdalanırlar. Ferhat[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Sultan'a haber salarak Şirin'i istetir. Sultan[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]yeğenini vermek istemez. Ferhat'ı oyalamak için dağı delip şehre su getirmesini şart koşar. Ferhat[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] zekası[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] teknik bilgisi[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] bilek gücü[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] aşktan aldığı kuvvetle dağı deler.
Mehmene Banu[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] dağı delip suyun akacağı kanalı tamamlamak üzere olan Ferhat'ın yanına yaşlı dadısını göndererek[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Şirin'in öldüğü haberini ulaştırır. Ferhat[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] bu acı haber üzerine[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] elinde tuttuğu külüngü havaya atar[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] düşen külünk Ferhat'ın başına isabet eder ve Ferhat orada ölür. Ferhat'ın acı haberini alan Şirin korku ve heyecanla olayın geçtiği kayalığa gelir.Ferhat'ın öldüğünü görünce bu acıya dayanamaz ve kayalıklardan aşağı yuvarlanarak[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] orada can verir. Her iki sevgiliyi[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] can verdikleri kayalıklarda yan yana gömerler.
Bu aşk öyküsünün Karagöz oyunlarındaki işlenişi ise şöyle :
Hacıvat tarafına Şirin’in köşkü[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Karagöz tarafına ise dağ kurulur. Hacıvat’ın tegannîsinden sonra perdeye gelen Karagöz Hacıvat’a “Kendi tarafına köşk benim tarafa ise moloz yığını koymuşsun” diye sitem eder. Bunun üzerine Hacıvat Ferhat ile Şirin öyküsünü anlatmaya başlar. Bu sırada Karagöz ile Hacıvat çekilirler ve olay canlanır.
Ferhat ile Şirin birbirlerini çok severler. Fakat Şirin’in annesi Şirin’i Ferhat’a vermek istemez. Hacıvat’ın araya girmesi sonucu Şirin’in annesi bir şart koşar. Amasya şehrinde su yoktur[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] eğer Ferhat Elmadağı'nı kazması ile yarıp şehre su getirirse Şirin’i vermeye razı olacaktır.
Ferhat Hacıvat’tan bir külünk bulmasını ister. Hacıvat Karagöz’e giderek bir külünk ısmarlar. Külüngü zamanında yetiştiremeyen Karagöz evden kendi kazmasını getirir. Ferhat dağı kazma ile yararak şehre su getirmesine rağmen Şirin’in annesi Şirin’i vermeye razı olmaz[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] büyücü bir kadın bularak onları ayırmak ister. Büyücü kadın Ferhat’a gelerek Şirin’in öldüğünü söyler. Ferhat büyücü kadını öldürür[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] tam kendi canına da kıymak üzeredir ki Karagöz gelerek Şirin’in ölmediğini söyler ve iki sevgiliyi birbirine kavuşturur ...
Yazar
Mesaj
MyStery
Konu: Geri: --Efsaneler-- Çarş. Haz. 23, 2010 6:49 am
Hititler bir çok doğa olayını tanrılara bağlamakta[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] ancak onları[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] insan şekilli (antropomorfik) olarak düşünmekteydiler.
Buna göre bir tanrı canı isterse çekip gidebiliyordu. Ancak tanrının gitmesiyle ona bağlı olan doğa olayları da etkileniyordu.
Ele geçen metinlerden biri de Fırtına tanrısının oğlu Telipinu'nun kaybolması ile ilgili olandır. Hatti kökenli bu efsanenin kahramanı Telipinu aslında bir tarım tanrısıdır. Tohum ekmek[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] tarla sürmek[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] sulamak[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] ürünü yetiştirmek ve toplamak gibi tarım işleri ile ilgilidir. Doğal olarak bu tanrının kaybolması bütün hayatı etkilemiştir. Farklı versiyonlardan derlenen efsanenin ilginç bir konusu vardır.
Tanrı o kadar sinirlidir ki elbisesini ve ayakkabılarını ters giyecek kadar sinirlenmiştir ve fırlar gider. Tanrının gitmesiyle beraber ülkede her şey değişir. Sıkıntılar başlar :
" Pencereleri sis doldurdu[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] evi duman doldurdu. Ocakta odunlar boğuldu[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] ağılda koyunlar boğuldu. Koyun kuzusunu istemedi[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] inek buzağısını istemedi.[…] Arpa ve buğday yetişmez oldu[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] sığırlar koyunlar ve insanlar gebe kalmadılar[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] gebe kalanlar ise doğurmadılar. Dağlar kurudu[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] ağaçlar kurudu ve çiçek açmaz oldu; otlaklar kurudu[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] kaynaklar kurudu."
Tanrının gidişi o kadar etkili olmuştu ki diğer tanrılar da bundan etkilenmişti[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] hatta bütün tanrıların katıldıkları bir ziyafette yiyip içmelerine rağmen açlık ve susuzlukları geçmemişti. Bu pasajın açıklaması şu şekilde olabilir [Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] burada tanrıların yemesi ve içmesi kendilerine sunulan sunular olabilir[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] ancak bu sunuların fayda etmedikleri görülmektedir.
En sonunda Fırtına tanrısının aklına oğlu Telipinu gelir ve iyi olan her şeyi alıp götürdüğünü söyler[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] ve yüksek dağlarda Telipinu'yu araması için kartalı gönderir. Ancak kartal Telipinu'yu bulamaz. O zaman bütün tanrıların annesi tanrıça Hannahanna Fırtına tanrısı'na bizzat aramasını söyler. Ancak fırtına tanrısı da başarılı olamaz. Hannahanna en sonunda bir arı gönderir. Arı sonunda tanrıyı bulur ve onu sokarak uyandırır (bu bölüm değişik versiyonlarda farklıdır). Telipinu daha da öfkelenir . En sonunda bir ayin yaparak öfkesini dindirmeye karar verilir. Bu işi büyü tanrıçası Kamrušepa yapar:
" Ey tanrılar gidin! Şimdi tanrı Hapantali için Güneş Tanrısı'nın koyunlarını güdün. Telipinu'nun Karaš-hububatlarını [1] iyileştirebilmem için on iki koç seçin. Bin küçük deliği olan bir sepeti kendim için aldım. Ve onun üstüne ben karaš-hububatı ve Kamrušepa'nın koçlarını döktüm. Ve ben Telipinu'nun üzerinde[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] şurasında burasında ateş yaktım. Ve onun kötülüğünü Telipinu'nun vücudundan aldım. Onun günahını aldım. Onun kızgınlığını aldım. Onun hiddetini aldım. Onun dargınlığını aldım. Onun küskünlüğünü aldım. […] Telipinu hiddeti bırak. Öfkeyi bırak. Küskünlüğü bırak. Ve kanaldaki su nasıl geriye akmazsa[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Telipinu'nun hiddeti[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] öfkesi ve küskünlüğü aynı şekilde geri gelmesin. […] Telipinu'nun hiddeti[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] öfkesi[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] günahı ve küskülüğü gitsin. Ev onu bıraksın. İçindeki...ondan kurtulsun. Pencere ondan kurtulsun. Menteşe[ondan kurtul]sun. İç avlu ondan kurtulsun. Şehir kapısı ondan kurtulsun. Kapı ondan kurtulsun. Kral yolu ondan kurtulsun. Meyve bahçesine[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] tarlaya ya da ormana o girmesin. (Karanlık) toprağın Güneş tanrısının yoluna o gitsin. Kapıcı yedi kapıyı açtı. Yedi (kapı) sürgüsünü çekti. Karanlık toprağın altında bronzdan palhi kapları durur. Kapakları kurşundandır. Tutamakları ise demirdendir. İçlerine giren bir şey[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] bir daha geri çıkamaz. İçlerinde mahvolur. Bundan dolayı onlar Telipinu'nun hiddeti[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] öfkesi[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] günahı ve küskünlüğünü yakılsın ve onlar (buraya) geri dönmesin."
Sonuçta bu büyü etkili olur . (Başka versiyonda bu büyüyü bir insan yapmıştır.) Telipinu'nun öfkesi diner ve evine döner. Böylece ortaklık yatışır ve eski haline döner.
Bu efsaneye çok benzeyen bir de Fırtına Tanrısı'nın kaybolması efsanesi vardır. Ancak ikisini aynı efsanenin değişik anlatımları olarak kabul edebiliriz.
Bu efsanelerin dışında Güneş Tanrısı'nın[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Hannahanna'nın ve başka tanrıların da kayboluş mitosları vardır. Ancak bunları aynı efsanelerin farklı yorumları olarak düşünebiliriz.
Bu konuya dahil edebileceğimiz ilginç bir motif de Ay'ın düşme mitosudur. Hatti kökenli bu mitosun bir ay tutulmasını mı anlattığı yoksa farklı bir ritüelden mi bahsettiği bilinmemektedir :
" Kaşku (Ay tanrısı) gökten düştü. Şimdi o Kilammar (tapınak) üstüne düştü. Ancak onu kimse görmedi. Şimdi tanrı (Gök/Fırtına tanrısı) onun arkasından yağmur saldı. Ve arkasından yağmur sağanakları gönderdi.Onu korku aldı. Hapantalli aşağıya onun yanına gitti[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] o zaman onunla konuştu. Gidiyor musun? Ne yapıyorsun? "
MyStery
Konu: Geri: --Efsaneler-- Çarş. Haz. 23, 2010 6:49 am
KEÇİ AYAKLI PAN Hermes'in bütün çocuklarının en efsanevi olanı[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] sürülerin[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] çobanların ve kırların tanrısı olan Pan idi. Pan dağlık Arkadia'da doğmuştu. Efsaneye göre Hermes genç bir Nympha ile evlenmek için kızın babasının yanında çoban olarak çalışmaya başlamış. Onun koyunlarını gütmüş ve kısa bir süre sonra hem babanın hemde kızın gönlünü kazanmış. Böylece sevdiği kızla evlenebilmiş. Bu evliliğin sonucunda keçi ayakları ve kuyruğu ile Pan dünyaya gelmiş. Alnında iki boynuzu çenesinde de bir teke sakalı varmış.
Ormanlarda[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] kayalarda ve mağaralarda yaşayan Pan[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] sürüleri göz etmekten[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] perileri seyretmekten[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] flüdünün ahenkli sesleri ile çobanları şaırtmaktan büyük zevk alırdı. Ama bazen de kötü niyetli kötü bir varlık gibi ıssız yerlerde[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] dağ başlarında[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] yolunu şaşıran[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] tek kalan insanlara görünür onları korkuturdu. Bütün tabiat zevkleri ve aynı zamanda korkuları Pan'dan gelirdi.
MyStery
Konu: Geri: --Efsaneler-- Çarş. Haz. 23, 2010 6:49 am
Bi otomobil tamircisi ılık ilkbahar gecelerinden birinde evine giderken yolun kenarında bi araba ve arabanın başında da patlayan lastiği değiştirmeye çalışan iki güzel kız görmüş. Yardım amacıyla kenara yanaşmış. Ama istepne de patlakmış maalesef. Adam[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] “Bu saatte bunu tamir etmek imkansız. İyisi mi ben sizi evinize bırakayım[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] yarın bir çaresine bakarız” demiş.
Evin önüne geldiklerinde kızlar adamı bi fincan kahve içmek için evlerine davet etmiş. Ev[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] bi apartmanın 7. katında[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] hoş bi daireymiş. İstepneyle uğraşırken elleri kirlendiğinden eve girer girmez adam banyoya gidip ellerini yıkamış. Bu arada OMEGA marka saatini de kolundan çıkarıp[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] aynanın önüne koymuş. Kızlardan birinin[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] “Kahve hazır” diye seslendiğini duyunca hemen ellerini kurulayıp banyodan çıkmış. O aceleyle de OMEGA marka saatini çıkardığı yerde unutmuş.
Kızların sohbeti çok keyifliymiş. Grup vaktin nasıl geçtiğini anlamamış. Sonunda adam geceyi kızların evinde geçirmiş. Sabah da 7’de kalkıp işe gitmiş. Tamirhanesine vardığında saatini kızlarda bıraktığını farketmiş[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] “İyi bari[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] kızları tekrar görmek için bahane olur” diye düşünmüş.
Akşam iş bitimi saatini almak için kızların evine gelmiş ama kapıcı bahsettiği kızların artık o dairede yaşamadıklarını söylemiş. Bu iki talihsiz kız 3 hafta önce trafik kazası geçirip ölmüşlermiş meğer. Şu an da[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] adamın onları ilk gördüğü yere çok yakın olan bi mezarlıkta yatıyolarmış. Tamirci duyduklarına inanamamış[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] “Nasıl olur? Ben dün akşam evlerinde onlarla beraberdim” demiş. Kapıcı bunun imkansız olduğunu söyleyerek adamı[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] kapısı avukat tarafından mühürlenmiş dairenin önüne götürmüş.
Adam çok meraklanmış taabi. Ertesi gün avukata gidip durumu anlatmış ve beraberce kızların dairesine gelmişler. Mühürü açıp içeri girmişler. Adam doğruca banyoya gitmiş. OMEGA marka saat aynanın önünde bıraktığı gibi duruyormuş.
MyStery
Konu: Geri: --Efsaneler-- Çarş. Haz. 23, 2010 6:49 am
Aynı sokakta oturuyorduk. Hergün bir kızla geliyordu eve. Adı ESRARENGİZDİ[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] herkes onun hakkında farklı şeyler söylerdi. Fakat kimse gerçeği bilmezdi kirli sakalları vardı. Yeşil gözlü[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] kumraldı. Mahallenin kızları hayrandı ona bense nefret ederdim. Hiç kimseyle konuşmaz[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] sadece gelir geçerdi.
Birgün onunla yolda karşılaştık. Çok güzel bir yüzü vardı[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] bana gülümsedi. Şaşırdım ama yine de onu sevmiyordum. Fakat o çok farklıydı... Gece boyunca lambası yanardı.
Uyumak yerine onun evini seyrediyordum[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] onu sevmediğim halde herşeğiyle ilgileniyordum. Yavaş yavaş onu gözlemeye başladım[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] o an anladım ki hep kendimi kandırmışım[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] ona karşı hissettiğim şey sevgiymiş.
Artık o eve gelmeden uyuyamıyordum. Yanına gelen kızları kıskanırdım. Herkes onun kötü olduğunu söyleyince hep onu savundum. Onunla karşılaşmak için kapıda dururdum.
Onu yine yolda gördüm bana göz kırptı yanımdan geçerken onu çağırdım. Acelem var KÜÇÜĞÜM dedi. Bana aramızdaki yaş farkını hatırlatmıştı. Eve gidip sabaha kadar ağlamıştım. Karar verdim[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] ona aşkımı ilan edecektim. Yolunu gözledim.
Birgün onu gelirken gördüm. Peşine düştüm o eve girdi. Biraz bekleyip kapıyı çaldım. Açtı[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] ne var KÜÇÜĞÜM dedi. SENİ SEVİYORUM dedim. Gülümsedi. EVET dedi. ne evet dedim[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] konuşmadı. Koşarak dışarı çıktım. Bir ay boyunca evden çıkmadım. Birgün kızlarla konuşurken ambulans geldi[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] onun evine girdi.
Sedye ile onu dışarı çıkardılar. Önümüzden geçerken; Ben de seni KÜÇÜĞÜM dedi ve gözlerini yumdu. Kıpkırmızı oldum herkes bana bakıyordu... Ağlayarak koşmaya başladım. Akşama kadar sokakta gezdim. Göz yaşalarım durmadan akıyordu. Sonra eve geldim. Annemler ondan bahsediyorlardı. Sevdiği bir kız varmış. Ailesi evlenmesine izin vermeyince kız evden kaçmış. Sokak serserileri onu öldürmüş. Eve getirdiği kızlar evi olmayan kızlarmış. Kimi sevdiyse ölmüş. Çok sevip Acı çekmiş. İntihar edip hastaneyi aramış. Polisler evin duvarında KÜÇÜĞÜM yazısını bulmuş; KÜÇÜĞÜM sen de ölme yazıyormuş bende seni sevdim. Sevdiklerim gibi sende ölme diye ben öldüm KÜÇÜĞÜM...
MyStery
Konu: Geri: --Efsaneler-- Çarş. Haz. 23, 2010 6:50 am
Karadut Efsanesi
Bir zamanlar birbirlerine aşık iki genç vardi. Kızın adı Tispe [Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]delikanlinin ise Piremus. Komsu olduklarindan birlikte büyüdüler. Cocukken baslayan ask atesi[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]serpildikce onlarla birlikte buyudu.. Aileleri hic istemezdi gorusmelerini. Birbirlerine uygun olmadiklarini dusunurlerdi nedense?
Oysa onlar olesiye bir ask beslemeye basladilar birbirlerine. Ikisinden baska kimselerin bilmedigi bir sirlari vardi. Iki evin arasindaki gizli catlak.. Bazi geceler gizlice bu aralikta bulusur birbirlerine seslerini duyurup asklarini sozcuklere dokerlerdi. Bir gece ormandaki agacin altinda bulusmaya karar verdiler. Tispe[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] agaca Piremus'dan once varmisti. Gittiginde[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] avini yeni yemis[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] agzindan kanlar akan kocaman bir aslanla karsi karsiya geldi. korkarak bir magaraya dogru kosmaya basladi. Boynundaki esarp[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] farkinda olmadan dusuverdi. O sirada Piremus geldi gordukleri karsisinda donup[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] kalmisti. Kocaman aslan[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] agzinda kanlarla birlikte[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] biricik sevgilisi Tispe'nin esarbini parcaliyordu. O an aklina gelen ilk ve tek sey[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]aslanin Tispe'yi oldurerek yedigiydi. Tispe'siz yasayamazdi.
Aklindan gecen[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] sadece aski ugruna canina kiymakti. Belinden hancerini cikardi ve gogsune sapladi. Kanlar icindeki cansiz bedeni yere dustu. Tispe'yse korkusunu bir kenara atip[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] bir an once askini gormek icin magaradan cikmaya karar vermisti. Agacin altina geldiginde[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] o korkunc sahneyle yuzlesti. Piremus'un cansiz vucudu yerdeydi ve elinde Tispe'nin dusurdugu esarbi tutuyordu. Tispe sevdigi gencin elindeki esarbi ve uzaklasan aslani gorunce anladi herseyi. Tispe bir an bile dusunmeden hanceri cekip cikardi ve kendi gogsune goturdu. Yasadiklari olesiye derin bir askti ve onlari olum bile ayirmamaliydi . Az sonra sevgili Piremus'un bedeninin ustune yigildi. O anda tanrilar bu yuce aski olumsuzlestirmek istediler ve bu ciftin ustunde duran agaci[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] onlarin aşkına adadilar. Piremus'un kanini bu agacin meyvalarina [Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Tispe'nin gozyaslariniysa[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] agacin yapraklarina verdiler.
O gunden beri kara dutun cikmayan lekesini[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] dut agacinin yapraklari temizler.. Bilir misiniz dut agacinin meyvasinin lekesicikmaz ama elinize agacin yapragini alir ovusturursaniz [Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] lekenin yok oldugunu gorursunuz...
Ortusen[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] birbirini temizleyen[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] arindiran buyuk asklar yasamaniz dilegiyle ...
MyStery
Konu: Geri: --Efsaneler-- Çarş. Haz. 23, 2010 6:50 am
Kaybolan Tanrı Efsanesi
Hititler bir çok doğa olayını tanrılara bağlamakta[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] ancak onları[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] insan şekilli (antropomorfik) olarak düşünmekteydiler.
Buna göre bir tanrı canı isterse çekip gidebiliyordu. Ancak tanrının gitmesiyle ona bağlı olan doğa olayları da etkileniyordu.
Ele geçen metinlerden biri de Fırtına tanrısının oğlu Telipinu'nun kaybolması ile ilgili olandır. Hatti kökenli bu efsanenin kahramanı Telipinu aslında bir tarım tanrısıdır. Tohum ekmek[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] tarla sürmek[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] sulamak[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] ürünü yetiştirmek ve toplamak gibi tarım işleri ile ilgilidir. Doğal olarak bu tanrının kaybolması bütün hayatı etkilemiştir. Farklı versiyonlardan derlenen efsanenin ilginç bir konusu vardır.
Tanrı o kadar sinirlidir ki elbisesini ve ayakkabılarını ters giyecek kadar sinirlenmiştir ve fırlar gider. Tanrının gitmesiyle beraber ülkede her şey değişir. Sıkıntılar başlar :
" Pencereleri sis doldurdu[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] evi duman doldurdu. Ocakta odunlar boğuldu[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] ağılda koyunlar boğuldu. Koyun kuzusunu istemedi[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] inek buzağısını istemedi.[…] Arpa ve buğday yetişmez oldu[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] sığırlar koyunlar ve insanlar gebe kalmadılar[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] gebe kalanlar ise doğurmadılar. Dağlar kurudu[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] ağaçlar kurudu ve çiçek açmaz oldu; otlaklar kurudu[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] kaynaklar kurudu."
Tanrının gidişi o kadar etkili olmuştu ki diğer tanrılar da bundan etkilenmişti[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] hatta bütün tanrıların katıldıkları bir ziyafette yiyip içmelerine rağmen açlık ve susuzlukları geçmemişti. Bu pasajın açıklaması şu şekilde olabilir [Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] burada tanrıların yemesi ve içmesi kendilerine sunulan sunular olabilir[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] ancak bu sunuların fayda etmedikleri görülmektedir.
En sonunda Fırtına tanrısının aklına oğlu Telipinu gelir ve iyi olan her şeyi alıp götürdüğünü söyler[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] ve yüksek dağlarda Telipinu'yu araması için kartalı gönderir. Ancak kartal Telipinu'yu bulamaz. O zaman bütün tanrıların annesi tanrıça Hannahanna Fırtına tanrısı'na bizzat aramasını söyler. Ancak fırtına tanrısı da başarılı olamaz. Hannahanna en sonunda bir arı gönderir. Arı sonunda tanrıyı bulur ve onu sokarak uyandırır (bu bölüm değişik versiyonlarda farklıdır). Telipinu daha da öfkelenir . En sonunda bir ayin yaparak öfkesini dindirmeye karar verilir. Bu işi büyü tanrıçası Kamrušepa yapar:
" Ey tanrılar gidin! Şimdi tanrı Hapantali için Güneş Tanrısı'nın koyunlarını güdün. Telipinu'nun Karaš-hububatlarını [1] iyileştirebilmem için on iki koç seçin. Bin küçük deliği olan bir sepeti kendim için aldım. Ve onun üstüne ben karaš-hububatı ve Kamrušepa'nın koçlarını döktüm. Ve ben Telipinu'nun üzerinde[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] şurasında burasında ateş yaktım. Ve onun kötülüğünü Telipinu'nun vücudundan aldım. Onun günahını aldım. Onun kızgınlığını aldım. Onun hiddetini aldım. Onun dargınlığını aldım. Onun küskünlüğünü aldım. […] Telipinu hiddeti bırak. Öfkeyi bırak. Küskünlüğü bırak. Ve kanaldaki su nasıl geriye akmazsa[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Telipinu'nun hiddeti[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] öfkesi ve küskünlüğü aynı şekilde geri gelmesin. […] Telipinu'nun hiddeti[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] öfkesi[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] günahı ve küskülüğü gitsin. Ev onu bıraksın. İçindeki...ondan kurtulsun. Pencere ondan kurtulsun. Menteşe[ondan kurtul]sun. İç avlu ondan kurtulsun. Şehir kapısı ondan kurtulsun. Kapı ondan kurtulsun. Kral yolu ondan kurtulsun. Meyve bahçesine[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] tarlaya ya da ormana o girmesin. (Karanlık) toprağın Güneş tanrısının yoluna o gitsin. Kapıcı yedi kapıyı açtı. Yedi (kapı) sürgüsünü çekti. Karanlık toprağın altında bronzdan palhi kapları durur. Kapakları kurşundandır. Tutamakları ise demirdendir. İçlerine giren bir şey[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] bir daha geri çıkamaz. İçlerinde mahvolur. Bundan dolayı onlar Telipinu'nun hiddeti[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] öfkesi[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] günahı ve küskünlüğünü yakılsın ve onlar (buraya) geri dönmesin."
Sonuçta bu büyü etkili olur . (Başka versiyonda bu büyüyü bir insan yapmıştır.) Telipinu'nun öfkesi diner ve evine döner. Böylece ortaklık yatışır ve eski haline döner.
Bu efsaneye çok benzeyen bir de Fırtına Tanrısı'nın kaybolması efsanesi vardır. Ancak ikisini aynı efsanenin değişik anlatımları olarak kabul edebiliriz.
Bu efsanelerin dışında Güneş Tanrısı'nın[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Hannahanna'nın ve başka tanrıların da kayboluş mitosları vardır. Ancak bunları aynı efsanelerin farklı yorumları olarak düşünebiliriz.
Bu konuya dahil edebileceğimiz ilginç bir motif de Ay'ın düşme mitosudur. Hatti kökenli bu mitosun bir ay tutulmasını mı anlattığı yoksa farklı bir ritüelden mi bahsettiği bilinmemektedir :
" Kaşku (Ay tanrısı) gökten düştü. Şimdi o Kilammar (tapınak) üstüne düştü. Ancak onu kimse görmedi. Şimdi tanrı (Gök/Fırtına tanrısı) onun arkasından yağmur saldı. Ve arkasından yağmur sağanakları gönderdi.Onu korku aldı. Hapantalli aşağıya onun yanına gitti[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] o zaman onunla konuştu. Gidiyor musun? Ne yapıyorsun? "
MyStery
Konu: Geri: --Efsaneler-- Çarş. Haz. 23, 2010 6:50 am
Hadi Tavla Oynayalım
Genç bi kız ailesinin evde olmadığı bi akşam arkadaşlarını davet etmiş. Kız kıza yemişler[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] içmişler[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] derken içlerinden biri “Hadi cin çağıralım” demiş. Ev sahibi kız da hiç inanmazmış böyle şeylere ama arkadaşlarına ayıp olmasın diye kabul etmiş. Harfler kesilmiş[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] fincan ortaya konmuş ve elele bir masanın etrafında daire olunup cin çağırma olayına girilmiş. Cin gelmiş gelmesine ama bizim kız hala fincanı arkadaşlarının ittiğini düşünüyomuş. Bi ara fincan hızlı hızlı harflere giderek şöyle demiş: “İçinizde bana inanmayan biri var. Yarın saat 4’te o kişiyle tavla oynamaya geleceğim!” Kızlar feci tırsmıslar ama ev sahibi kız hala dalgasındaymış işin. Saat çok geç olmadığı halde seans hemen bitirilmiş ve kızlar evlerine dağılmış.
Bizimki zaten o tür şeylere hiç inanmadığından cin olayını ertesi sabah unutmuşmuş bile. Öğlene doğru telefon çalmış. Arayan[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] kızın çok sevdiği[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] çok iyi anlaştığı teyzesiymiş[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] “Bugün içimde bi sıkıntı var[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] evdeysen bi ara sana uğruycam. Dertleşelim biraz” demiş. Kız da sevinmiş teyzesini görecek diye[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] “Hemen gel[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] ben de seni çok özledim” demiş.
Kız[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] teyzesini hakikaten dertli ve solgun görmüş. Hoşbeş etmişler ama teyze hala dalgınmış. Kız[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]“Teyzecim sen konuştukça daha kötü oldun[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] istersen başka bişey yapalım” demiş. Teyzesi de “O zaman tavla oynayalım. Ne zamandır seninle oynamadık. Kafam dağılır biraz” demiş. Kız tavlayı almaya giderken bi gece önceki olay aklına gelmiş[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] “Meğer benim teyzem cinmiş” deyip gülümsemiş.
Kızla teyzesi güle oynaya tavla oynarken bi ara teyze tuvalete gitmek için kalkmış. O içerdeyken telefon çalmış. Arayan kızın babasıymış. Adamcağız çok üzgün bi sesle konuşuyomuş: “Kızım teyzen öğlen bi trafik kazası geçirdi. Durumu çok iyi değildi ama Allahtan ümit kesilmez deyip sana haber vermedik ama az önce teyzeni kaybettik[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] başımız sağolsun…”
MyStery
Konu: Geri: --Efsaneler-- Çarş. Haz. 23, 2010 6:50 am
Serçoban
Serçoban[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Amasya merkezdeki Kocacık Çarşısı’nda türbesi bulunan İğneci Baba ile kardeştir. İğneci Baba ayakkabı tamiri[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] kardeşi Serçoban ise çobanlık yapar.
Serçoban[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] bir gün dağda sürülerini otlatırken kaçan oğlağı yakalamak ister[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Serçoban kovalar[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] oğlak kaçar[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] iyice yorulan Serçobon "Seni yakaladığımda keseceğim" der. Sonunda yakaladığı oğlağı sözünü yerine getirmek için tam kesmek üzere iken mahzun ve etkileyici bakışları ile karşılaşan Serçoban[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] duygulanır “ Beni de çok yordun mübarek ” der ve yakaladığı oğlağı serbest bırakır.
Serçoban öldüğünde[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] sürüdeki hayvanların her biri ağaca dönüşür ve bir orman oluşur. Mezarın bulunduğu mevkii kendi adı ile adak ve mesire yeri olarak ziyaret edilir. Yöre insanı oradaki ağaçları kesmenin kendilerine kötülük getireceğine inanır
MyStery
Konu: Geri: --Efsaneler-- Çarş. Haz. 23, 2010 6:50 am
Uzun çok uzun yıllar önce mutluluk ve güzellik içinde yaşayan bir topluluk varmış. Başarılı[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] sevecen[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]dürüst insanlarmış bunlar. Bu toplumu çekemeyen komşuları ise mutluluklarını bozmak için çeşitli planlar kurar dururlarmış.Amaçları ise kaleyi içten işgal etmekmiş. Hemen işe koyulmuşlar tabi. Kısa bir zaman sonra bu mutlu toplulukta isyanlar ve kavgalar başlamış. Bunu fırsat bilen diğer topluluklar ise hemen savaş açmışlar. Kendi iç savaşları yetmezmiş gibi birde[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] diğer toplumlarla yıllarca savaşıp iyice yılan bu insanlar göç etmeye karar vermiş. Savaştan arta kalanlar yollara düşmüşler huzuru bulmak için. Dolanıp durmuşlar. Ve bir gün bir tipinin ortasında kalmışlar. Ama ne tipi; tam 15 gün sürmüş. Bittiğinde ise bulundukları yerin dağlarla korunaklı bir yer olduğunu keşfetmişler. Güneşin güzel ışınları karlarda dans ederken[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]uzakta başını gökyüzüne kaldırmış duran MAVi bir gül görmüşler. Saatlerce bu güle bakıp hayal kurmuşlar. Bu gül onları öylesine etkilemiş ki[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] çiçeğin bir sihirli[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] bir gücü olduğuna inanmışlar. Nasıl inanmasınlar ki soğuk bir bölgede sıcağı seven bir gül duruyor. Bu çiçeğin onları koruyacağına inanmışlar ve oraya yerleşmeye karar vermişler. Yıllarca mesut yaşamışlar; eski güçlerine tekrar kavuşmuşlar bu bölgede. Tabi biricik gülleri de onları yalnız bırakmamış; her yıl ayni yerde ve zamanda çıkmaya başlamış. Ünleri yine tüm dünyayı sarsmaya başlayınca herkes şaşırıp kalmış bu işe. Gel zaman git zaman bir gün MAVİ gül çıkmamış. Hemen ertesinde ise o mutlu toplulukta kaybolmuş.Ticaret yapan kervanlar bir gün bu ülkeye gelince o topluluğu bulamamışlar.Kimse o güzel insanların ve gülün akıbetini çözememiş. O toplumdan ise sadece ağızdan ağza söylenen şu sözler kalmış :
Bizler bu çiçek sayesinde sevgiye ve özgürlüğe ulaştık; Yaşamın gizemine eriştik... Şimdi ise mutluluğa eriyoruz..! Size bir armağanımız olacak. Mavi Gülü size de bırakacağız; Yaşamın anlamını öğrenmeniz için. Bu EFSANE ÇİÇEK dünyanın herhangi bir yerinde ve herhangi bir zamanda ortaya
çıkarak sizi şaşırtacak. Onu görenler ise dünyanın en bahtiyar[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] en mutlu ve şanslı insanları olacaklar. "
İşte efsane böyle* inanıyoruz ki; herkesin hayalinde yaşattığı bir Mavi Gülü vardır.Mavi gül zerafetin ve sevginin simgesidir.sizde sevdiğinize sevginizin simgesi olan Gülü verin..Mavi gül efsanesi[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]Sevginin ışığı yolunuzu aydınlatsın.
MyStery
Konu: Geri: --Efsaneler-- Çarş. Haz. 23, 2010 6:51 am
şk[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] delicesine bir duygu. Sevene her türlü çılgınlığı yaptırırcasına güçlü[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] yakarcasına da kızgın. Tutkunun zirvesine uçururcasına fırtınalı. Bittiğinde de öldürürcesine acı. Aşk[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] insanları sadece sevgiyle değil bazen de nefretle birbirine bağlayan bir duygu. İnsanlık tarihi ise aşk için ızdırap çeken[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] herşeyini feda eden[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] kendini öldüren[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] yataklara düşüren isimlerle dolu.
Kerem ile Aslı
Kerem ile Aslı'nın aşkları asırlardır hiç tükenmedi. Anonim halk hikayesi. XII. Yüzyilda tesekkül ettigi yorumlanan[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Kerem ile Asli hikayesi anonim halk hikayelerimizin karakteristik özelliklerini tasir. Hikaye kahramani Asik Kerem[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Asli isimli bir Ermeni kizina asik olur. Onu kendisinden kaçiranlarin ardindan arkadasi Sofu ile saz çalarak[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] türkü söyleyerek diyar diyar dolasir. Büyük bir askin[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] ugrunda ne ölçüde fedakarlik yapilacak bir kuvvet oldugunu isaret eder. Zorlu macerasinin sonunda[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Haleb"de Asli"ya kavusan Kerem tam onunla evlenecekken bir kesis büyüsüne kurban gider. Bir büyü ile tutusup yanar[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] kül olur. Bu külün kivilcimi ile saçlarindan tutusarak[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] ayni akibete ugrayan Asli ile ancak cennette bulusurlar...
Asuman ile Zeycan
Ayni elmadan yiyerek çocuk sahibi olan iki ana babanin biri kiz[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] biri erkek çocuklari arasindaki aski anlatan Türk halk öyküsü. Erzincan beyi Kaleli Bey ile kahyasi Dervis Ahmet"in çocuklari olmamaktadir. Bey ve kahyasi[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] kilik degistirerek geziye çikarlar. Bir yaylada karsilastiklari bir dervisin verdigi elmayi esleriyle birlikte yiyen babalar[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] çocuk sahibi olurlar. Beyin kizi[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] kahyanin oglu olmustur. Dervis[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] kizin adini Zeycan[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] oglanin adini da Asuman koyar[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] onlarin birbirleriyle besik kertmesi nisanli olduklarini[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] büyüdükleri zaman evlendirilmelerini söyler. Çocuklar büyüyünce birbirlerini severler[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] ancak Zeycan"in annesi[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Kaleleli Bey"i etkileyerek iki gencin evlenmesini engeller. Asuman ve Zeycan[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] düslerinde bade içerek asiklik gücü kazanmislar[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] saz çalarak deyisler söylemeye baslamislardir. Asuman kilik degistirerek beyin huzuruna çikar ve ondan atismak için asik ister. Kaleli Bey[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Asuman"in karsisina[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] asik olarak kendi kizini çikartir. Bu atismada kaybeden[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] kazananin kölesi olacaktir. Iki sevgili arasindaki sazli sözlü mücadeleyi Asuman kazanir. Ama Kaleli Bey[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] sözünde durmadigi gibi[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Asuman"i da öldürtmek ister. Sevgilisinin yardimiyla kaçip kurtulan Asuman[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Basra"ya gider[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] bir kahvede asiklik yapmaya baslar. Asiklikta gösterdigi basari[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Basrali asiklarca kiskanildigi için bir kuyuya atilan Asuman"i[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] dügünde elinden bade içerek asik oldugu dervis kurtarir[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Erzincan"a getirir.
Arzu ile Kamber
Birbirlerini kardeş sanarak büyüyen iki gencin asklarini anlatan ve 17. yüzyilda ortaya çiktigi sanilan Türk halk öyküsü. Konusu söyledir: Bir kervan[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] yolda eskiya baskinina ugrar. Baskindan yalniz küçük bir erkek çocugu sag olarak kurtulur. Bir aile tarafindan evlatlik olarak alinan çocuga Kanber adi verilir. Bir süre sonra bu ailenin bir kiz çocugu olur[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] adini Arzu koyarlar. Iki çocuk birbirlerini kardeş sanarak büyürler. Bir süre sonra aralarında ilgi veyakınlık başlar. Kardeş olmadiklarını ögrenince de evlenmek isterler. Arzu"nun annesi bu evlilige karsi çıkar ve kızını zengin bir tüccarla evlendirir. Ama adam kisa bir süre sonra ölür.Arzu ile kanber evlenmek için yeniden uığrasırlarsa da[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] anne engel olur. Asıklar bir rastlantı sonucu birbirlerini bulurlar. Kavusmanin heyecaniyla ikisi de bayilir. Sürekli olarak kızını izleyen kötü yürekli anne onlari gene ayırmak ister[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] ama gençlerin çevresi su ile kaplandigindan yanlarina ulasamaz. Az sonra iki sevgilinin gögüslerinden birer güvercin çikarak uçar ve böylece ikisi de orada can verirler
Afrodit ile (Venüs) çoban Anahis
Mitolojiye uzanırsak önce aşk ve güzellik ilahı Afrodit ile (Venüs) çoban Anahis'in aşkı akla geliyor. Efsaneye göre de Truvalı çobanın ve ondan sonra gelen bütün çobanların yanık kavalları[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] hep bu aşkı fısıldamış.
Heloise ile Abelard
Paris'te 1101 de doğan Heloise ile ondan 22 yıl önce Nantes'te dünyaya gelen Abelard'ın ilişkisi sonucunda[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] edebiyat tarihi en ünlü aşk mektuplarını kazandı.
Dante Alighieri ile Beatrice
1200'lü yılların başında ünlü İtalyan şairi Dante Alighieri henüz 9 yaşındayken ilk kez gördüğü Beatrice'yi ömrü boyunca sevdi. Dante onu üne kavuşturan en büyük eseri 'Commedia Divina'yı büyük aşkı için yazdı.
Napolyon ile Josephine
Fransa İmparatoru Napolyon[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] henüz 27 yaşındayken kendinden beş yaş büyük olan dul Josephine'i görür görmez aşık oldu. Josephine ise eğlenceyi seven bir kadın olduğu için ülkeleri dize getiren Napolyon'u hep küçümsedi. Napolyon'un Josephine karşı duyduğu bitip tükenmeyen sevgi[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] karısının kusurlarını görmesine de engel oldu. Ondan boşandıktan sonra bu sevgiyi söküp atmak pek kolay olmadı ama karşısına Emilie çıkınca kalbi yine çarpmaya başladı. Üstelik bu aşk Josephine ile olduğu gibi tek değil[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] çift taraflıydı.
Kanuni Sultan Süleyman ile Hürrem Sultan
Ülkeler fatihi Kanuni Sultan Süleyman'ın gönlünü de Rus asıllı Hürrem Sultan fethetti. Hürrem Sultan'ın[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Muhteşem Süleyman'a hakimiyeti[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] sevgili kocasının kolları ve gözyaşları arasında ölmesine kadar devam etti. Aşk mı? Onu da bir tek Kanuni hissetti.
Beatles John Lennon ile Yoko Ona
Efsanevi Beatles grubunun solisti John Lennon[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Japon sanatçı Yoko Ona'ya aşık olup[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] evlenince grup dağıldı. Milyonlarca Beatles hayranı Yoko'yu "Japon Cadısı" olark lanetledi. Bu delicesine tutku 1980'de bir fanatiğin namlusundan çıkan kurşunlara hedef olan Lennon'un ölümüyle noktalandı.
Salvador Dali ile Gala
Salvador Dali ile tanışıp sınırsız bir aşka sürüklenen Rus ressam Gala[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] severek evlendiği eşiyle çocuğunu bırakıp çılgın ressama koştu. Dali ile çılgınlıklarla dolu 50 yıl geçiren Gala[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] bu aşktan da hiçbir zaman pişmanlık duymadı.
Nazım Hikmet ile piraye
Nazım Hikmet ile Piraye'nin aşkı dillere destan oldu. Nazım hapse girince bu aşk daha da güçlendi. Büyük şair[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] 13 yıl süren mahpusluğun son demlerine yaklaştığı zaman bu kez Münevver Andaç'a aşık oldu. Piraye ise Nazım'a duyduğu büyük aşka rağmen aradan çekilmek zorunda kaldıı
MyStery
Konu: Geri: --Efsaneler-- Çarş. Haz. 23, 2010 6:51 am
Bir varmış bir yokmuş. Belki dedemin[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] belki dedemin dedesinin zamanında efsaneler çokmuş… Anlatacağım hikaye Munzur dağının eteklerinde yüksek vadilerin ve çağlayanların arasında Erzincan’ın Caferli köyünde geçtiği bılınır ve öyle anlatılır...
Kimseye ait olmayan bir arazide kocaman mı? kocaman bir ağaç varmış… Çocuklar o ağacın adını Özgürlük ağacı; koymuşlar. Dostluk ve sevgi yemişi verirmiş her yıl bu ulu ağaç. Her bahar bembeyaz çiçeklerle süslenen dallarını[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] renk renk barış kuşları doldururmuş…
Her yıl sevgi ve mutlulukla beslenirmiş bu özgürlük ağacı. Sevgi[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] dostluk ve mutluluktan sağlarmış gereksinimini. Bu ağacın sevgiden oluşan sevgi meyvesi[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] diğer tüm ağaçlardan ayrı bir özellik katarmış ona. Yaprakları daha canlı[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] gölgesi daha serin[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] gövdesi daha güçlüymüş. Ona "Dostluk ve Sevgi Ağacı" denilmesinin nedeni tüm canlıları barındırırmış dallarının altında ve üstünde. Soğuktan yağmurdan kardan tutunda tüm kötülüklerden korur ve meyvesiyle beslermiş onları. Gölgesinde barınan hayvanların sevgisi[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] dallarında ötüşen kuşların neşesi[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] altında serinlenen yaşlıların[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] çocuklarını emziren annelerin mutluluğu özgürlük ağacını sevindirirmiş. Tüm varlıklar bu ağacın önünde saygıyla eğilir rüzgar bile selam dururmuş. Özgürlük ağacı her gün biraz daha yöredeki canlı cansız varlıklara sevgisini paylaşırken tüm hayvanları ve insanları da yemişiyle doyururmuş.
Yıllar yılı hayvanlar ve bu yöre halkı barış[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] dostluk[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] mutluluk ve güzellik içinde yaşayıp gitmişler. Çalışkan başarılı[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] sevecen[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]dürüst insanlarmış bunlar. Özgürlük ağacının bereketli yemişi o yöredeki bütün kuşlara[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] hayvanlara[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] insanlara ve çocuklara yeter de artarmış[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] bütün canlılar faydalanırmış yemişinden. Her yaz sanki bereketlenir bitmek nedir bilmezmiş[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] artan yemişler de saklanır bütün kış mevsimi yenirmiş. Köyde istemiyerek iki kişi arasında bir anlaşmazlık çıksa. Köyün Cafer Ağası hemen devreye girer[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] bu iki dargın insana dostluk ve sevgi yemişi sunarak barış şerbetinden içirip olay hemen tatlıya bağlarmış.
Tüm gücünü ve hakseverliğini özgürlük ağacından alan Cafer ağa “dur” dedi mi sular dururmuş[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] ‘yürü” dedimi dağlar yürürmüş o zamanlar. O nedenle köyde kimse dargın[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] kırgın durmazmış[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] sevgi ve dostluk içinde yaşayıp gitmişler yıllar yılı. Kimse kimsenin malına göz dikmez[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] kimse[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] kimsenin hakkını yemez[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] her tarafta barış[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] dostluk[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] sevgi[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] dürüstlük ve kardeşlik hüküm sürermiş…
Bu toplumu kıskanıp çekemeyen komşu köylerin ağaları ise bu köyün huzur ve mutluluğunu bozmak için çeşitli planlar yapıp[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] tuzaklar kurar dururlarmış. Amaçları ise bu köyün birlik ve düzenini bozup göz diktikleri verimli arazilerini ve dostluk ağacını ellerinden alıp işgal etmekmiş. Hemen işe koyulmuşlar tabi. Araya casuslar koyup Cafer ağanın sırrını anlamaya çalışmışlar ve avuçlar dolusu altın vaat etmişler bu sırrı çözeceklere. Bu köydeki hikmetin o özgürlük ağacı olduğunu ögrenen çevre köylerin ağaları bir plan hazırlayayarak bir gece gizlice gelip bütün dallarını kesip götürmüşler özgürlük ağacının…
Artık meyve vermez[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] kuşlara[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] çocuklara gülmez olmuş özgürlük ağacı[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] altında çocuklar oynamayan[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] kuşlar konmayan özgürlük ağacı üzülmüş[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] üzütüsünden hastalanmış ağlamaya başlamış kökleri. “Özledim” demiş onları[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] “dallarıma konan rengarenk kuşları özledim[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] altımda oynarken çocuklar cıvıl cıvıldılar neşe bulurdum onlarla[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] dallarımı kestiklerinden bu yana gölgeme yaşlı nineler[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] dedeler de gelmez oldu. Anneler o güzelim çoçuklarını emzirmez oldu dallarımın altında” deyip derinden derine iç geçirirmiş… Derken köylüler bir bakmışki[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] özgürlük ağacı kurumuş[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] cansız[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] bir odun parçasından farkı kalmamış…
Köylüler toplanıp ağlamış[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] adaklar adamış[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] ağıtlar yakmışlar[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] dualar etmişler ama fayda etmemiş[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] özgürlük ağacı yeşermemiş bir daha. Bir daha dostluk ve sevgi yemişi yenmemiş o köyde[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] barış şerbeti içilmemiş. Kısa bir zaman sonra bu mutlu toplulukta isyanlar ve kavgalar başlamış. Bunu fırsat bilen diğer köyün ağaları ise hemen savaş açmışlar. Kendi iç kargaşaları yetmezmiş gibi bir de diğer köylülerle yıllarca savaşıp iyice yılan bu insanlar[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] değişik kentlere göç etmeye karar vermişler...
O günden sonra herkes biribiriyle küs ve kavgalı olmuş[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] o gün bu gündür ne barış[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] ne huzur[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] ne de bereket kalmış o köyde … Mutluluk ve huzur da orda yaşayan insanlar gibi terkedip gitmiş buraları…
Ve diğer kıskanç çevre köylerin de o yıl bütün ekinleri[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] ağaçları kurumuş onlarında çoğunluğu göçüp gitmiş uzaklara...
MyStery
Konu: Geri: --Efsaneler-- Çarş. Haz. 23, 2010 6:51 am
YAVUZ İLE EYLEM vaktyle büyük kentin birinde varoş bir mahalede yaşayan geçimini marangozlukla yapan bir delikanlı varmış... ekmegini ahşaptan çıkarmayı severmiş [Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] bu onun için hem iş hemde zevkmiş.. tabi delikanlı dedikya ilaki varmış bir sevdalısı onunda her delikanlı gibi ... ama onun için sevda başka telden çalarmış .. onun aşkı kendisini bile aşmış ... sevmiş [Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]ölümüne sevmiş hemde ... sevdigininde ondan eksik yanı yokmuş hani[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] inanılması güç ama üç kelimesinden biri sürekli yavuz ' muş .. bu aşk çocuklukta başlamış daha yaşları yedi .. buna yüce yaradanın yazgısımı diyelim yoksa [Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Allahın onlara o yaşta bıraktıgı bir lu tufmu... evet onlar yedi lerinde tanıştılar aşkla [Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] sevdayla ... o yaşlarda aşk acısı çekmek zor olmasa gerek malum daha yaş yedi ama" aşk her yaşta aşktır" deyimi olmassa daha bir gözel olurduya ....
artık yavuz 'la eylem büyümüş olgunluk çaglarına erişmişlerdi [Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] hayatı tos pembe görmedikleri gibi dahada bir sevdalarına sarılmışlardı ... onlar için aşk[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]aşk degildi [Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] hayattı [Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] nefesti [Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] benlikti ..uzun lafın kısası aşkaşktan çıkmıştı artık ....
yavuz için sadece gözleri vardı eylemin bu hayatta yalan söylemeyen [Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] derdini gizlemeyen ... ama bir gün eylemin gözleri bir başka türlü gülümsüyordu .. yavuz bunu anlamıştı ama anlamamazlıktan geliyordu ... çünkü gözleri başka [Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]dili başka şeyler söylüyordu .. belkide eylem gızana gelmiş unutmuştu sevdalarının çocukluktan beri başladıgını .. evet eylem yalan söylüyordu "kaç gündür teyzemlerdeyim gelemedim yanına "diyordu o yalancı diller ...ama gözlere laf yok [Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]gözler benligini koruyordu herzamanki gibi...
megerse mahalleye artık sık sık ugrayan zengin züppeler eyleme sarkıntılık yapıyorlarmış .. laflar gaflar arda geliyormuş... işte bu şereften paylarını almayan insan müspetteleri bir gün sıkıştırmışlar eylemi bir kapı eşiginde agzını baglayıp götürmüşler tenha yere .. ve eylemin ırzını namusunu kirletmekle kalmamışlar yavuza tehdit savurmuşlar eylem aracılıgla .. işte o dil böyle yalan söylüyordu ..yavuza başından geçen hiç bir şeyi paylaşmamış ..çünkü onun için namus [Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] şeref [Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] haysiyet kavramı vardı.. başından geçen bu igrençlikleri aşkına ihanet sayan eylem intihara kakışmak ister ama her defasında yüce yardanın engeline takılır ...
artık bu yaşadıgı olay eylem için bir kırılma noktasıdır hayatında . degil yavuzla konuşmak yüzüne bakmaya utanır olmuş artık .. yavuz bu halinden çok rahatsız olmaya başlamış ..bu hayattan güçüp gitmek isteyen eylemi kaç kere ölümün eşiginden kurtarmış ... eylem başından geçen olayları deli aşıgına anlatmak istemiş çogu zaman ama az çok şeyi tahmin edebilen yavuz dinlemek istememiş.. kütü bir şey oldugunu biliyormuş [Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] ama öyle bir sevdaymışki bunu bile sineye çekmeye hazırmış eylemle mesut olmak için ...
yavuz un baskılarına dayanamayan eylem evlenmeye karar vermiş .. başka şansı yokmuş çünkü [Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] yavuzn çaresizligi gözlerinden okunuyormuş kimsenin anlatmamasına ragmen her şeyi anlamış gözlerinden eylemin .. o kadarsevmiş eylemi.. dügün günü herkesin keyfi yerinde misafirler bir o yana bvir bu yana kendilerini savururken eylemden çıt çıkmıyordu .. ama sineci yavuz yine sineye çekmişti olanları ve kalkıp oynamaya başladı .. yavuzn zeybegide bir başka türlü çalıyordu hani ... yavuzn gözel oyununa dayanamayan eylemde kalkıp yavula karşılıklı oynamaya başladı koskocaman alanda ikisi tek başınaydı .. her kes onları seyrediyordu biliyorlardı aşklarını misafirler çıktılarmı meydana aşka hürmette bırakırlardı oyunu ..
ama ölüm denilen o kaypak türkü onları dügünde yakaladı .. onların sevdasını hazmedemeyen o zengin züppeler dügünü basmaktan utanmamışlardı .. çapraz ateşe tuttular hiç bir şey demeden iki aşıgı .. kurşunlar havada uçuşuyor iki sevdalı kan revan içinde birbirine sarılıyorlardı.. eylem o gün hayata gözlerini yumdu .. yavuz dört kurşun bedenine almasına rahmen hayatta kaldı ölmedi.. onun şimdi yaşaması için tek bir neden vardı artık..............
MyStery
Konu: Geri: --Efsaneler-- Çarş. Haz. 23, 2010 6:51 am
SEVGİNİN TÜKENEN UMUDU...
ucsuz bucaksız bir adada yanlızdım hergün aynı rüyayı görmekten bıkmış ama rüyamdaki o güzelligi unutamamıştım[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]her defasında rüyamda ki güzel kızı ölürken görüyor ve ben onu kurtarmayı deniyor ama zaman bana engel oluyordu[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]hayatımda kimseyi bukadar sevmemiştim belki gercek olmaya bilirdi ama gözlerimi her kapadıgımda zaten o yanımda degilmiydi hayaliylede olsa o artık benim içimde ir parcamdı aşık olmuştum cok seviyordum belki buna şizofrem diyebilirsiniz ama bu şizofrem degil ben kendimce hayalimdeki kişiye aşık olmuştum. Her gecen gün rüyalarımda sevdigime birazdaha yaklaşıyordum tabiki seviniyordum ama nerden bilebilirdim ki benim ona yaklaşmam gerekirken onun bana yaklaştıgı her adımda öldügünü adeta bu ada beni buraya tutsak etmişti yanlız bu yerde tel örgü yoktu gidebilirdim evt gitmeliydim gidim sevdigimi bulmalıydım ve o akşam yine bir rüyamda bana dogru koşan bir kişi gördüm evt bu oydu ama cok mutsuz bir şekil de koşarak yanıma geldi ve aglayan o gözler ile bana bakarak şunları söyledi ^^Ben senin sevginin gücüne inanarak bu kadar zaman bekledim ama sen bir caba bile göstermedin neden neden^^ konuşmama izin vermedi ve devam ettim ^^sen aslında bana okadar yakındın ki gele bilirdin yanlız gelmedin ama şimdi kendi sevgimin gücünü kullanarak sana gelmeyi başardım beni cok sev ve hep yanımda kal seni cok seviyorum^^ diyerek birden uyandım uyandıgımda agladıgımın farkına vardım bana gelmeye calışmıştı ama gelemiyor du ama zaman öyle geciyordu ki yanlız iken[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] taki kücük bir cocuk gibi güle oynaya gecen günler bana inat yaparcasına zamanı bana kışkırtmış karşımda eylenmekte eylenirken günlerin[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]ayların ve hatta yılların gectigini fark edemiyorlardı.her gecen günde artık rüyalarımın gün gectikce azaldıgını hissettim ve artık görememeye başlamıştım üzülüyor hergün aglıyordum ve o sıkıcı adada birgün sahile vuran bir tekne ile karşılaştım okadar güzeldiki adeta aşkın saf suyu ile süslenmiş binbir ciceklerlede boyanmıştı renkleri okadar cok ve parlaktı ki bu sevgi dolu teknenin rengini diger renkler ile ayırt edemiyordum yaklaşınca içinde sonsuzluga gözünü yummuş masum bir şekilde uzanmış yatan bir güzel kız vardı ama bana sadece o nur yüzünün bir kısmı gözüküyor ama korkudan yaklaşamıyordum sonra bir hareketlilik olmadıgını görünce ilerledim ve rüyamda gördügüm o yüz ile karşılaştım ne yapacagımı bilememiştim gözlerim onu görünce birden hasret göz yaşı döker cesine aglıyordu sanki daha önce tanıyor onu özlemiş ve geldigine sevinirmiş gibi ama hala kıpramıyor ve hala yüzü nur gibiydi elini ürkek bir kuş misali tuttum nefes almıyordu ölmüştü birden o sözleri aklıma geldi ^^Ben senin sevginin gücüne inanarak bu kadar zaman bekledim ama sen bir caba bile göstermedin neden neden[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]en aslında bana okadar yakındın ki gele bilirdin yanlız gelmedin ama şimdi kendi sevgimin gücünü kullanarak sana gelmeyi başardım beni cok sev ve hep yanımda kal seni cok seviyorum^^ bu arada o rüyayı gördügümde hatırlayamadıgım bazı yerlerde onun cansız yüzünü görünce birden hatırladım şöyle diyordu ^^seni okadar cok aradım ki sonunda nerde oldugunu bulup bilki yanına gelecegim sen gelmesende senin için hergece agladım sevgimin gücü sayesinde ayakta kaldım sen olmasaydın belkide şimdiye coktan ölmüş olcaktım ama bilki benim kefenim olmayacak[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] benim sevgi dolu teknem olacak onu ikimizin sevgisiyle süsliyecegim belki özgürce dolaşırken cansız bedenim senin yanına gelebilme umuduyla senin sevgin olmasada kendi sevgimce güzelleştirecegim^^ demişti aslında bana ulaşabilmişti hayallerimde şimdi ne yapsam boş biliyorum bu yüzden kendimi affedemiyorum o bu dünyada yoksa ben neden olayım burda yaşamak onun yokluguna alışabilmek güc gelir bana seni cok seviyorum ve yanına bil ki gelecegim MELEGİM...
sonra tekneye sevgilisinin cansız bedeni ile bindi sımsıkı sarılarak okyanusun ucsuz bucaksız derinliklerinde kaybolup gittilerr...
sediginizi beklemeyin... sevgi bekletilmez İŞTE BU söz gibi ^^GİTMEM GEREK SEVDİGİM NE OLUR AGLAMA YOLLAR ELBET BULUŞUR SAKIN KORKMA[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] BİR CAN İSTİYORSAN BENİ GÖTÜR AZRAİL BENİM SEVDİGİME DOKUNMA^^
Basini gögsüme yasladiginda tek bir düsmanim vardir:geçip giden zaman.
Seni benim kadar sevenler [Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] sana benim kadar hasret kalsin.
MyStery
Konu: Geri: --Efsaneler-- Çarş. Haz. 23, 2010 6:51 am
İki bacı
Ağrı Dağı’nın bulunduğu yer bir zamanlar ova imiş. Burada yaşayan bir köylünün iki kızı varmış. Bir gün bu iki kardeş odun toplamaya gitmişler. Yeterince odun topladıktan sonra [Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] abla odun dengini küçük kardeşin sırtına yüklemiş ve yola koyulmuşlar. Biraz gidince yorulan ve beli ağrıyan küçük kız ablasına ;
- Belim çok ağrıdı abla[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] ne olur biraz da sen taşı diye seslenmiş. Ablası kulak asmamış.Biraz daha gitmişler [Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] küçük kız yine ablasına seslenmiş[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] ablası hiç oralı olmamış.Küçük kız sonunda dayanamamış: - Abla abla [Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] demiş. Senin gibi ablam olacağına olmaz olsun .Dağ olasın[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]taş olasın[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]uzun uzun kış olasın belimdeki ağrı adın[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] seller yağmurlar muradın olsun diye beddua etmiş.
Ablası durur mu ? O da vermiş veriştirmiş: - Senin gibi kardeşim olacağına taş olsun saçların çayır[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] eteklerin bayır olsun.Başın dilin gibi sivri[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] yamacın boynun gibi eğri[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] adın da benim gibi ağrı olsun. Derken bir gürültü kopmuş[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] bir toz bulutu kaplamış ortalığı.Biraz sonra ovada iki yüce dağ sivrilmiş.... Biri Küçük Ağrı[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] diğeri Büyük Ağrı. Böylece iki geçimsiz kardeşin ikisi di birer dağ olmuş.
MyStery
Konu: Geri: --Efsaneler-- Çarş. Haz. 23, 2010 6:53 am
MeMuZiN
Cizre Beyi[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Mir Zeynuddin'in Zîn ve Sitî adlarında iki tane bacısı vardı. Zîn[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] beyaz tenli[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] beyin can ciğeriydi. Bey onu çok severdi. Sitî ise esmer[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] selvi boylu biriydi. Tacdin[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Beyin Divan Vezirinin oğluydu. Hikâyenin ana kahramanı Mem ise Tacdin'in manevi kardeşi ve dostuydu. Botan bölgesinde baharın müjdecisi olan Mart ayında (21 Mart Newroz) [Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] eğlence ve bayram günlerinde çoluk - çocuk bütün Cizre halkı kırlara çıkar süslenirlerdi. İşte böyle bir günde Mem ile Tacdin kendilerine kızlar gibi süs verip ve kıyafet değiştirerek şenliğe katılırlar. Şenlik alanına vardıklarında erkek kıyafetli iki kişiyi görürler. (onlar Sitî ile Zîn'di) Onları görür görmez ikiside yere düşüp bayıldılar. Sitî ile Zîn bayan kıyafetli iki erkeği iyice süzerek onlar sezmeden kendi yüzeklerini onların parmaklarına geçirip oradan ayrılırlar. Mem ile Tacdin ayıldıklarında kendilerinin bezgin ve sersem onlduklarını görürler. Bu esnada Tacdin Mem'in parmağında[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] üzerinde Zîn yazılı mücevheri fark eder[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Tacdin Mem'ın parmağına doğru elini uzatınca Mem de onun parmağında bulunan pana biçilmez ve üzerinde Sitî yazılmış olan yüzüğü görür. İkiside Sîti ve Zîn'in ne yapmış olduklarını anlarlar. Sitî ile Zîn dadıları olan Heyzebun'a anlatırlar. Dadıları bir hekim kılığına girerek hasta olan Mem ve Tacdin'in yanına varıp[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Sitî ve Zîn'inde onlar gibi yandığını söyler ve yüzükleri geri ister. Tacdin yüzüğü geri verir. Fakat Mem 'bununla yaşıyorum' diyerek yüzüğü vermez. Mem ile Tacdin kalkıp arkadaşlarına durumu anlatırlar. Bunun üzerine Tacdin için Cizre'nin önde gelenleri Cizre Bey'inden Sitî'yi Tacdine isterlerler. Bey[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Tacdin'e Sitî'yi verir. Böylece yedi gün yedi gece düğün yapılır. Aslen Botanlı olmayıp İran'ın bir köyünden (Merguverli) olan Beko[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Bey'in kapıcısıdır. Tacdin Beko'yu hiç sevmez. Bey'e kaç sefer bu adamın kapıcılığa layık olmadığı söyler fakat bey: 'değirmenimiz onunla dönüyor. Köpekler de kapıcıdırlar' der. Beko[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Bey'in Zîn'i Mem'e vermemesi için 'Efendim[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Tacdin kendi tarafından Zîn'i Mem'e vermiş.' Bunun üzerine kızan Bey[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] 'and içerim ki; Zîn'i eş olarak Mem'e vermeyeceğim' der. Bey'in ava çıktığı bir günde Mem Zîn'i görmek için bahçeye girer. Mem'i gören Zîn birden yıkılıverir yere. Ava giden Bey[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] avdan dönünce Mem'i bir abaya sarılmış bir şekilde bahçede görür. Mem 'Beyim[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] biliyorsunuz ben hastayım canım sıkıldı gezeyim derken sonra kendimi burda buldum'der. Bey'in yanında bulunan Tacdin abanın altında Zîn'in saçlarını görür[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] durumu anlayan Tacdin Bey'i ikna ederek divana doğru götürür. Daha sonra eve gidip Sitî ve çocuğunu evden çıkararak[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] evi ateşe verir. Böylece Mem ile Zîn'in kurtuluşu için Tacdin evini feda eder. Emsali görünmemiş bir dostluk örneğini sergiler. Beko'nun oyunlarıyla beyle satranç oynamaya ikna edilen Mem başlangıçta ilk üç oyunu alır. Beko Mem'in iyi oynadığını görünce Mem'in yönünü Zîn'e doğru çevirir. Zîn'i görüp hayallere dalan Mem[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Bey'e yenilir. Sevgilisinin Zîn olduğunu öğrenen bey Mem'in zindana atar. Bir seneye yakın zindanda kalan Mem[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Zîn'in hasretine dayanamayıp ölür. Mem'in cenazesinin kaldırıldığı esnada Tacdin Beko'yu görüp öldürür.zin yapıştığı Mem'in mezar taşında canını verir. Bey[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Zîn'i gömmek için Mem'in mezarını açtırarak Zîn'i sarktığı esnada şöyle seslenir: 'Memo! Al sana yar! der. İşte o gün bugündür[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] yan yana duran mezarlarından dünyanın hiçbir yerinde yetişmeyen çiçekler açar[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] eşine rastlanmayan kokularla. Çünkü toprak aşkın yoldaşıdır.”
MyStery
Konu: Geri: --Efsaneler-- Çarş. Haz. 23, 2010 6:53 am
TAC MAHAL
Bir isyanı bastırmak için ordularıyla Burhanpur’a giden Şah Cihan’a[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] dokuz aylık hamile olmasına rağmen her zamanki gibi eşi Mümtaz Mahal de eşlik etmişti. Mümtaz Mahal[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] 14. çocuklarını doğururken öldü. Efsaneye göre ölmeden önce kocasına bir vasiyette bulundu: Anısına dünyada eşi benzeri görülmemiş güzellikte bir anıt yaptırması. Şah Cihan[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] eşinin ölümünden sonra 2 yıl yas tuttu. Artık devlet işlerine ilgisini kaybeden hükümdar[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] teselliyi sanat ve mimaride buldu. Eşinin ölümünden 6 ay sonra Tac Mahal’in temeli atıldı.
Efsaneye göre kubbeyi desteklemek için yapılan iskele[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] kubbeden daha fazla masraf ve iş gücü gerektirmişti. İnşaatın bitimine yakın Şah Cihan’a iskeleti sökmenin 5 yıl alacağı bilgisi verilmesi üzerine Şah Cihan[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] herkesin söktüğü tuğlanın kendisine kalacağı şeklinde bir emir yayınlamış ve iskele bir gecede sökülmüştü.
Şah Cihan[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Tac Mahal’in siyah mermerlisini Yamuna Nehri’nin öteki kıyısına inşa ederek oraya gömülmek istemiştir. Ancak oğulları arasındaki taht kavgası sonucu kendisini devirerek 1658’de hükümdar olan oğlu Evrengzib[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] babasını Agra Kalesi’ne hapsetmiş ve Şah Cihan ömrünün geri kalan 8 yılını tutuklu olduğu kalede Tac Mahal’i seyrederek geçirmiştir[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] bu nedenle siyah tac mahal inşa edilememiştir ve Şah Cihan[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] karısının yanına gömülmüştür. Şah Cihan’ın mezarının ilave edilmesi ile Tac Mahal’in simetrisi bozulmuştur.
MyStery
Konu: Geri: --Efsaneler-- Çarş. Haz. 23, 2010 6:53 am
Diyarbakır'ın güneybatısında[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Dicle kenarında Kırklardağı yükselir. Bu dağın arkasında da Kırklar Ziyareti bulunur. Çocuğu olmayanlar[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] buraya gelip dilek tutarlar.
Geçmiş zamanlarda çocuğu olmayan zengin bir Süryani aileye mensup kadın[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Kırklar Ziyareti'ne gelip dilek tutmuş[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] adak adamış. Dileğin ardından bir kız çocuğu dünyaya getirmiş ve adını da Suzi (Suzan) koymuş. Her yıl doğum gününde annesi Suzi'yi süsler[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] giydirir ve Kırklar Dağı'na götürür[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] bir kurban kesermiş. Suzan el bebek gül
bebek büyütülüp güzel bir genç kız olmuş. Gün gelmiş Müslüman komşularının oğlu Adil'le aşık olmuşlar. Yine bir doğum yıldönümünde[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] annesi Suzi'yi[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] hizmetçilerle beraber kurbanını kesmek üzere[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Kırklar Ziyareti'ne göndermiş. Hizmetçiler kurban keserken Suzi[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] arkalarından habersizce gelen Adil'le buluşmuş. İşte bu hileli buluşma yüzden[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Kırklar Suzi'yi affetmemiş. Görüşmeden dönen Suzi[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] On Gözlü Köprü'den geçerken suya düşüp boğulmuş. Suzi'nin ölümünden sonra[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Adil de aklını kaçırmış.
SUZAN-SUZİ TÜRKÜSÜ
Kırklardağı'nın yüzü
Karanlık sardı düzü
Ben öleydim
Suzi-Suzi ziyaret çarptı bizi
Köprüaltı kapkara
Anne gel beni ara
Saçlarım kumlara batmış
Tarak getir de tara
Köprünün orta gözü
Sular apardı düzü
Ben öleydim
Suzi-Suzi Dicle ayırdı bizi
MyStery
Konu: Geri: --Efsaneler-- Çarş. Haz. 23, 2010 6:54 am
Çarşamba türküsünün hazin öyküsü Çarşamba ovasında Yeşilırmak'a kavuşan Abdal deresinin kıyısındaki köylerden birinde[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Ahmet diye fakir bir genç yaşarmış. Ne var ki sevdalısı Melek'le nişanlanıp askere gittikten sonra kötü haber ona tez ulaşmış: Melek'te gözü olan Ağaoğlu Mehmet Ali[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Melek'i dağa kaldırmıştı. Üstelik Mehmet Ali[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
Melek'le önce açıkça konuşmuş[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Melek de çevresindekilerin uyarısına rağmen onu sert biçimde reddetmişti.
Ahmet kötü haberi alınca firar edip[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] elinde silahıyla arkadaşlarını toplayıp yollara düşer. Gece gündüz[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] dağ tepe Melek'i arar. 'Meleeeek... ' diye bağırmaktan sesi gider.
Derken bir gün[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] önce çakal yağmuru uç verir. Sonra koca gökyüzü yarılır. Yeşilırmak öyle bir kabarır ki[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] uçsuz bucaksız Çarşamba ovası kaynayan bir göle dönüşür. Evleri[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] köyleri[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] hayvanları[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] insanları yutar. Ortalık durulup sel çekildiğinde[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Abdal deresinin Yeşilırmak'a kavuştuğu yerdeki bir kaya[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] üzerinde el ele tutuşmuş boylu boyunca yatan Ahmet ve Melek'in cansız bedenleri gözler önüne serilir. Rivayete göre o büyük kaya yediye bölünür ve her bir parçanın dibinden selvi boyu su fışkırır. Ahali[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] doğanın gözyaşlarını döktüğüne inanarak duaya başlar. İşte bu duaların zaman içinde 'Çarşamba'yı Sel Aldı' türküsüne dönüştüğüne inanılır.
Kayanın bulunduğu yere daha sonra bir su değirmeni kurulmuş ve o yöre 'Değirmenbaşı' olarak anılır olmuştu. Ahşap değirmenin yedi taşı vardı. Yedi oluğuna su veren set üzerinden yedi kez yürümek[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] sağ ve sol omuz üzerinden yedişer kez su atmak uğur sayılırdı. Her Hıdırellez'de tekrarlanan gelenek[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] 1970'lerde değirmenin yıkılmasına kadar da sürmüştü.
Aktaran: Didem YILDIRIM
Çarşambayı sel aldı
Bir yar sevdim el aldı
Keşke sevmez olaydım
Elim koynumda kaldı
Oy neyimiş neyimiş
Kaderim böyleyimiş
Gizli sevda çekmesi
Ateşten gömleğimiş
Çarşamba yollarında
Kelepçe kollarında
Allah canımı alsın
O yarin yollarında
Oy neyimiş neyimiş
Kaderim böyleyimiş
Gizli sevda çekmesi
Ateşten gömleğimiş
MyStery
Konu: Geri: --Efsaneler-- Çarş. Haz. 23, 2010 6:54 am
KIZIL ZİYARET TEPESİ- Muş
Muş'un güneyindeki Kurtik Dağları üzerinde[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] eşsiz güzellikte bir düzlük bulunur. Buraya Kızıl Ziyaret Tepesi denir. Kızıl Ziyaret'in farklı biçimlerde anlatılan bir efsanesi vardır.
Bir zamanlar bu tepede yaşayan fakir bir adamın[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] dünyalar güzeli bir kızı varmış. Kız bir çobana sevdalanmış ve onun yavuklusu olmuş. İki sevdalı bir araya geldiklerinde[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] hep kuracakları yuvayı konuşur[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] gelecek mutlu günlerin hayaliyle yaşarlarmış. Aynı yörede yaşayan zengin ağanın[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] şımarık mı şımarık bir oğlu varmış. Kızın güzelliği[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Ağaoğlu'nun da kulağına gitmiş. Ağaoğlu[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] kızı gidip babasından istemiş. Kız[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] 'Ben ağa oğlunun olmam' dese de Ağaoğlu[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] 'Ben ki bu yörenin ağasının oğluyum[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] beni istemeyen kızı zorla alırım' demiş. Ağaoğlu bir gün[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] adamlarını alarak kızın yaşadığı Kızıl Ziyaret Tepesi'ne gitmiş. Kız ve çoban yavuklusu[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] ağa oğlunun zorbaca niyetinden habersiz[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] her zaman olduğu gibi kuracakları yuvayı konuşuyorlarmış. Ağaoğlu ve adamları[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] kızla çobanın buluştukları yere gelmiş. Ağaoğlu ve adamlarının niyetini anlayan kızla yavuklusu[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] kurtulmak için çareyi kaçmakta bulmuşlar. Onlar kaçmış[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Ağaoğlu ve adamları kovalamış. Bu kovalamaca[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] dik bir uçurumun başına kadar sürmüş. Kız çaresizlikten Allah 'a yalvarmaya başlamış: 'Yarabbim ne olur[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] beni bu adama yar edeceğine[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] yer yarılsın da ikimiz de içine girelim.' Allah kızın duasını kabul etmiş ve dua biter bitmez yer yarılmış[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] kızla yavuklusu[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] yarılan yere girmişler. Bu sırada[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] kızın bir tutam saçı dışarıda kalmış. O gün bu gündür[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] kızın bir tutam saçının dışarıda kaldığı yerde[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] yemyeşil çimenler çıkar. Kızıl Ziyaret Tepesi'ne ziyarete gelenler hala bu efsanevi aşıklara dua eder.
MyStery
Konu: Geri: --Efsaneler-- Çarş. Haz. 23, 2010 6:54 am
BELKIS HARABELERİ- Antalya
Aspendos Opera Fetivali'yle dünyanın dört bir yanından insanları çeken ve Romalılardan kalma muhteşem antik tiyatrosuyla tanınan Aspendos[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] halk arasında Belkıs adıyla bilinir. İmparator Antonius Pius (138-164) döneminde inşa edilen tiyatrodan başka pek çok görkemli yapının bulunduğu bu antik kente dair bir efsane halk arasında hala anlatılır.
Romalılar zamanında kenti imar ettiren ve yörenin hükümdarı sayılan valinin güzel bir kızı varmış. Kentin en iyi iki mimarı da bu kıza aşıkmış. Ancak vali[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] kızını hangisiyle evlendireceğine karar veremiyormuş. Düşünmüş taşınmış ve kızını vereceği damat adayını belirlemek için bir yol bulmuş. Kızına aşık her iki mimara birer görev vermiş. Demiş ki 'Hanginiz kent için en güzel ve yararlı yapıtı ortaya koyarsa[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] kızımı onunla evlendireceğim.'
Her iki mimar hummalı bir çalışma içine girmiş. Günler günleri kovalamış ve iki mimar eserleri ile birlikte onun karşısına dikilmiş. Bir mimar Belkıs'a su getiren suyollarını ve muhteşem çeşmeyi inşa etmiş[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] öteki de tiyatroyu.
Hükümdar yapıtların güzelliği karşısında hayrete düşmüş ve kararsız kalmış. Kızını hangisinin gerçekten sevdiğini anlamak için bir teklifte bulunmuş: 'İkiniz de ustaca eserler yaptınız. O yüzden sözümü bozmamak için[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] kızımı ortadan ikiye bölüp ikinizle de evlendirmeye karar verdim.' Mimarlardan biri bu öneriyi kabul ederken[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] diğeri 'Ben vazgeçtim[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] kızınızı bölmeden rakibime verin' demiş. Hükümdar da itiraz edenin[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] kızını ortadan ikiyi bölünmesine gönlü razı gelmeyecek kadar derin bir aşkla sevdiğini anlayarak[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] onunla evlendirmiş.
MyStery
Konu: Geri: --Efsaneler-- Çarş. Haz. 23, 2010 6:54 am
CENNET BURSA EFSANESİ
Vaktiyle her Süleyman'dan içeri bir Hazreti Süleyman varmış; alnında peygamberlik nuru yanar[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] başında hükümdarlık tacı parlarmış; Allah ona "mührü Süleyman" derler tılsımlı bir mühür ihsan etmiş; bu sayede dağa taşa hükmeder; kurda kuşa sözü geçermiş... Oturduğu taht desen ne altın[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] ne fildişi; ya cin[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] ya peri işi bir tahtırevanmış! Dur derse durur; yürü derse yürür; uç derse uçarmış.Böylece dünyanın dört bir yanını dolanır; ağlayanla ağlar[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] gülenle gülermiş.
Günlerden bir gün tahtına kurulur; sağ yanına sağ vezirini[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] sol yanına sol vezirini alıp havalanır göklere... Dağlar eğim eğim eğilir; yollar erim erim erir; bir göz yumup açıncaya kadar gelir[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] dağların dağı Uludağ'ın tepeciğine iner[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] bakar ki[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] ne baksın! Bu dağın bir kanadı ses[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] bir kanadı renk; bir kanadı su[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] bir kanadı ışık!
Hazreti Süleyman:"Yaratan neler yaratıyor!" diyerek parmağı ağzında kalakalır. Neden sonra kendine gelip sağına döner[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] sağ vezirine:
"A benim vezirim; sen çok gezdin[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] çok gördün; imdi dünya gözüyle bakınca bu yerleri nasıl görüyorsun?" diye sorar.
Sağ vezir: "Ey benim sultanım[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] efendim; Allah her güzelliği buraya vermiş ama bunları görüp duyacak[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] derleyip koklayacak biri olmadıktan sonra neye yarar? deyince[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Hazreti süleyman bu söze mührünü basar. Sonra sola dönüp sol vezirine:
"A benim vezirim; sen çok yaşadın[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] çok bilirsin; dünyada bu güzelliklerden üstün bir güzellik daha var mı?" diye sorar. Sol vezir da aynı dilden cevap eyleyip:
"Var sultanım[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] var! Öyle ya[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] dal dal ötüşen kuşların sesi güzeldir ama[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] gönül yaylasını saran insan sesi daha güzeldir... Burcu burcu kokan güller güzeldir ama[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] hiçbiri gül yanaklar gibi domur domur açılmaz... Şu uçsuz bucaksız mavi su güzeldir ama[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] bir damla gözyaşının[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] yanan yüreklere verdiği ferahlığı veremez.. Şu pırıl pırıl gökyüzü güzeldir ama[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] hiç bir ayın ondördü sultan gibi[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] ay ile bahsedip gün ile doğamaz..." deyip kesince[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Hazreti Süleyman bu söze de mührünü basar ve son sözü kendi alır:
"Ey benim vezirlerim; ikiniz de ağzı öpülecek adamlarsınız; bu yerlerin bir 'insan' eksiği var. Dediğiniz gibi bu güzellikleri görüp duyacak biri olsaydı[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] ya dile getirir[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] ya tele getirir de[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] böyle kaybolup gitmezdi[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] bu bir! Üstelik bunlara her güzellikten üstün bir de insan güzelliği katılırdı[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] bu iki!
"İmdi[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] siz de benim bu sözüme bir 'mim' korsanız[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] şu yaylaları yurt edinelim.. Bir saray yaptıralım[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] köşkü beraber; içinde bahçesi[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] suyu beraber... Bu saraya güzeller güzeli Belkıs'ın tahtını kuralım; bu bahçeye de dilediği gülü[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] bülbülü konduralım ve lakin köşkün anahtarı bende kalsın!"
Vezir vüzerası mim koymaya kalmaz; dağ taş dile gelip: "Belkıs[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Belkıs!" diye inim inim inler...
Hazreti Süleyman o saatten sonra tezi yok[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] perilerini başına toplayıp onlara danışacak olur[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] ama perilerden bir peri[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] niyetini gözünden okuyup ağızsız dilsiz anlatır ona:
"Ya Süleyman; 'Can kavmi' derler bir kavim vaktiyle buralarda bir şehir kurmuştu ama 'Cin kavmi' dedikleri kavim de bu şehre göz koymuştu. Bin yıl dövüştüler durdular ya[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] son sonu ne onlara kaldı[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] ne bunlara; tufan erişip sular altında kaldı şehir! İşte bu dağın eteğinde gördüğün göller[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] göl değil[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] o tufanda göllenip kalmış sudur; o şehir de[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] sözüm ona[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] bu göllerden birinin altında yatıp duruyor..." deyince[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Hazreti Süleyman mührü Süleymanı basar[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] vüzerası da birer mim kor bu söze...
Bunun üzerine su perileri sulara dalar; gölleri boşaltıp can şehrini ortaya çıkarırlar. Dağ perileri de dağlara tırmanır[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] getirecekleri kadar getirip[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] mermer taş[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] mermer direk bir saray kurarlar[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] köşkü beraber[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] bahçesi[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] suyu beraber.
Periler bu hayhayda iken[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Hazreti Süleyman kuşun kanadıyla her yana haberler gönderip cümle ela gözlüleri buyur eder. Nerde var nerde yok[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] ela gözlüler de gelir[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] bu şehre yerleşir; Belkıs Sultan da varıp sarayına[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] tahtına kurulur; şehir şehir olur[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] saray da saray!
Sağ vezir bunu sağ gözüyle görür: "Cennet burası!" der; meğer sol vezirin bir kulağı biraz ağırmış; bu sözü "Cennet Bursa!" anlamasın mı?
O gün bu gün[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] bu şehrin adı "Bursa" kalır. Şehrin anahtarı kendisinde ya[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Hazreti Süleyman da yılda bir kez olsun[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] felekten bir gün çalıp Bursa'ya gelir[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Belkıs Sultan'la murat alıp murat verir.
Eh fani dünya kimlere kalmış ki onlara kalsın[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] ömürlerini yakalarına dikmediler ya! Bir gün ikisi de bahtını yellere[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] tahtını ellere bırakıp bu dünyadan göçüp giderler[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] ama gel zaman git zaman[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Bursa[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Bursa olarak kalır.
MyStery
Konu: Geri: --Efsaneler-- Çarş. Haz. 23, 2010 6:54 am
Sarı Kız efsanesi Bir tarihte[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Uludağ’ın ya şu[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] ya da bu yamacında yeşilliklere gömülmüş bir kulübecik[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] içinde de bir ihtiyar ana[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] anacağızın da sarı bir kızı varmış. Sarı kızının da sarı bir ineği.. Bu ineğin bir memesinden süt[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] bir memesinden bal akarmış. Altın saçlı[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] ayva tenli[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] yakut dudaklı Sarı Kız[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] bir gün[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] aşağıya[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] sarı ineğin yanına inmiş[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] yine sütünü içip[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] balını emecekmiş. Bu sırada derinden derine[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] inler gibi[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] dokunaklı donuk bir ses duymuş:
- Sarı Kız[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Sarı Kız! Ha geldim ha geliyorum. Ağlayarak mı geleyim[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] çağlayarak mı?
Sarı Kız[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] ürpermiş[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] titremiş[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] soğuk soğuk terler dökmüş[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] koşmuş anasına[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] atılmış kucağına. Hüngür hüngür ağlamış. Başından geçenleri bir bir anlatmış. Anası:
- Bu ses boşuna değil. Var bir hikmeti. Bir daha duyarsan cevap ver. Bakalım ne olur?
Sarı Kız akşama değin[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] korka korka ineğinin yanına inmiş. Çevresine bakınmış[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] kimsecikler yok.. Derken bir uğultu[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] bir gürültü. Aynı ses:
- Sarı Kız[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Sarı Kız! Ha geldim ha geliyorum. Ağlayarak mı geleyim[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] çağlayarak mı?
Toplamış Sarı Kız kendini:
- Çağlayarak gel[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] deyivermiş..
Sen misin bunu diyen? Kayalar çatlamış[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] taşlar yarılmış. Bir su[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] bir su çağlamış ki köpük köpük[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] önünde durulmaz. Sarı kız köpüklere belenmiş[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] büklüm büklüm sarı saçları çözülmüş[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] tel tel yayılmış.. Alev alev yüreciği sularda erimiş.
Sular[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] onun saçından sarı[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] onun yüreğiyle sıcakmış.
İşte Bursa kaplıcalarının efsanesi böyle.. İçerisindeki erimiş kükürt ve kimyasal maddeler yüzünden sarı ve sıcak[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] bu sular[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Yeşil Bursa’nın kehribar güzeli.. Bursa[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] yüzyıllardır bu güzele hayrandır.
MyStery
Konu: Geri: --Efsaneler-- Çarş. Haz. 23, 2010 6:55 am
ULU CAMİİ'NİN ORTASINDAKİ HAVUZ
yapıldığı dönemde cami inşaatı sürerken bir hanım padişahın gönderdiği elçilere ve yüklü paraya rağmen evini vermek istemez..padişah ise rüyasında gördüğü üzere caminin tam da oraya yapılması gerektiğini düşünmektedir... mimarlar[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]bilirkişiler camiyi kaydırmayı düşünürler. _sultanım şuraya yapalım.bu hanım kişi evini vermek istemez.....derler. ancak padişah caminin yerini kaydırmak istemez.bizzat gider kadın ile kendisi konuşur.gayrimüslimlerden olan bu hatunun evini iyilikle almak ister.önüne bir servet döker.ancak kadın kabul etmez.der ki: _padişahım ben evimi vermem..bu ev bana beyimden yadigar.ölene dek satma kimseye muhtaç olmadan yaşa diye vasiyeti var.ben nasıl bu evi satarım?affet beni padişahım... demiş.
padişah hemen yanındaki vezirlerine emretmiş.bu eve dokunulmaya! bu hatun kişinin gönlü kırılmaya! eşinin sözlerine bu kadar bağlı bir kadın sadece takdir edilir.bu kadın dünyadan göçene dek beklesin cami inşaatı...der. bu yaşlı kadın uzun yıllar yaşar.ama o yaşadıkça cami inşaatı bekler.taa ki kadın ölünce evi yıkılır ve yerine onun anısına bu havuz yapılır...
MyStery
Konu: Geri: --Efsaneler-- Çarş. Haz. 23, 2010 6:55 am
ASUMAN İLE ZEYCAN
Ayni elmadan yiyerek çocuk sahibi olan iki ana babanin biri kiz[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] biri erkek çocuklari arasindaki aski anlatan Türk halk öyküsü. Erzincan beyi Kaleli Bey ile kahyasi Dervis Ahmet"in çocuklari olmamaktadir. Bey ve kahyasi[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] kilik degistirerek geziye çikarlar. Bir yaylada karsilastiklari bir dervisin verdigi elmayi esleriyle birlikte yiyen babalar[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] çocuk sahibi olurlar. Beyin kizi[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] kahyanin oglu olmustur. Dervis[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] kizin adini Zeycan[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] oglanin adini da Asuman koyar[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] onlarin birbirleriyle besik kertmesi nisanli olduklarini[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] büyüdükleri zaman evlendirilmelerini söyler. Çocuklar büyüyünce birbirlerini severler[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] ancak Zeycan"in annesi[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Kaleleli Bey"i etkileyerek iki gencin evlenmesini engeller. Asuman ve Zeycan[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] düslerinde bade içerek asiklik gücü kazanmislar[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] saz çalarak deyisler söylemeye baslamislardir. Asuman kilik degistirerek beyin huzuruna çikar ve ondan atismak için asik ister. Kaleli Bey[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Asuman"in karsisina[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] asik olarak kendi kizini çikartir. Bu atismada kaybeden[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] kazananin kölesi olacaktir. Iki sevgili arasindaki sazli sözlü mücadeleyi Asuman kazanir. Ama Kaleli Bey[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] sözünde durmadigi gibi[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Asuman"i da öldürtmek ister. Sevgilisinin yardimiyla kaçip kurtulan Asuman[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Basra"ya gider[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] bir kahvede asiklik yapmaya baslar. Asiklikta gösterdigi basari[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Basrali asiklarca kiskanildigi için bir kuyuya atilan Asuman"i[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] dügünde elinden bade içerek asik oldugu dervis kurtarir[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Erzincan"a getirir.
SON.
MyStery
Konu: Geri: --Efsaneler-- Çarş. Haz. 23, 2010 6:55 am
Arzu ile Kamber
Birbirlerini kardeş sanarak büyüyen iki gencin asklarini anlatan ve 17. yüzyilda ortaya çiktigi sanilan Türk halk öyküsü. Konusu söyledir: Bir kervan[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] yolda eskiya baskinina ugrar. Arzu ile Kamber
Baskindan yalniz küçük bir erkek çocugu sag olarak kurtulur. Bir aile tarafindan evlatlik olarak alinan çocuga Kanber adi verilir. Bir süre sonra bu ailenin bir kiz çocugu olur[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] adini Arzu koyarlar. Iki çocuk birbirlerini kardeş sanarak büyürler. Bir süre sonra aralarında ilgi veyakınlık başlar. Kardeş olmadiklarını ögrenince de evlenmek isterler. Arzu"nun annesi bu evlilige karsi çıkar ve kızını zengin bir tüccarla evlendirir. Ama adam kisa bir süre sonra ölür.Arzu ile kanber evlenmek için yeniden uığrasırlarsa da[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] anne engel olur. Asıklar bir rastlantı sonucu birbirlerini bulurlar. Kavusmanin heyecaniyla ikisi de bayilir. Sürekli olarak kızını izleyen kötü yürekli anne onlari gene ayırmak ister[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] ama gençlerin çevresi su ile kaplandigindan yanlarina ulasamaz. Az sonra iki sevgilinin gögüslerinden birer güvercin çikarak uçar ve böylece ikisi de orada can verirler