Efsaneye göre Ferhat[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Persler döneminde yaşamış ünlü bir nakkaştır. Sultan Mehmene Banu'nun yeğeni Şirin için yaptırdığı köşkün süslemelerini yaparken Şirin'i görür ve birbirlerine sevdalanırlar. Ferhat[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Sultan'a haber salarak Şirin'i istetir. Sultan[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]yeğenini vermek istemez. Ferhat'ı oyalamak için dağı delip şehre su getirmesini şart koşar. Ferhat[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] zekası[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] teknik bilgisi[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] bilek gücü[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] aşktan aldığı kuvvetle dağı deler.
Mehmene Banu[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] dağı delip suyun akacağı kanalı tamamlamak üzere olan Ferhat'ın yanına yaşlı dadısını göndererek[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Şirin'in öldüğü haberini ulaştırır. Ferhat[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] bu acı haber üzerine[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] elinde tuttuğu külüngü havaya atar[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] düşen külünk Ferhat'ın başına isabet eder ve Ferhat orada ölür. Ferhat'ın acı haberini alan Şirin korku ve heyecanla olayın geçtiği kayalığa gelir.Ferhat'ın öldüğünü görünce bu acıya dayanamaz ve kayalıklardan aşağı yuvarlanarak[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] orada can verir. Her iki sevgiliyi[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] can verdikleri kayalıklarda yan yana gömerler.
Bu aşk öyküsünün Karagöz oyunlarındaki işlenişi ise şöyle :
Hacıvat tarafına Şirin’in köşkü[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Karagöz tarafına ise dağ kurulur. Hacıvat’ın tegannîsinden sonra perdeye gelen Karagöz Hacıvat’a “Kendi tarafına köşk benim tarafa ise moloz yığını koymuşsun” diye sitem eder. Bunun üzerine Hacıvat Ferhat ile Şirin öyküsünü anlatmaya başlar. Bu sırada Karagöz ile Hacıvat çekilirler ve olay canlanır.
Ferhat ile Şirin birbirlerini çok severler. Fakat Şirin’in annesi Şirin’i Ferhat’a vermek istemez. Hacıvat’ın araya girmesi sonucu Şirin’in annesi bir şart koşar. Amasya şehrinde su yoktur[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] eğer Ferhat Elmadağı'nı kazması ile yarıp şehre su getirirse Şirin’i vermeye razı olacaktır.
Ferhat Hacıvat’tan bir külünk bulmasını ister. Hacıvat Karagöz’e giderek bir külünk ısmarlar. Külüngü zamanında yetiştiremeyen Karagöz evden kendi kazmasını getirir. Ferhat dağı kazma ile yararak şehre su getirmesine rağmen Şirin’in annesi Şirin’i vermeye razı olmaz[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] büyücü bir kadın bularak onları ayırmak ister. Büyücü kadın Ferhat’a gelerek Şirin’in öldüğünü söyler. Ferhat büyücü kadını öldürür[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] tam kendi canına da kıymak üzeredir ki Karagöz gelerek Şirin’in ölmediğini söyler ve iki sevgiliyi birbirine kavuşturur ...
Yazar
Mesaj
MyStery
Konu: Geri: --Efsaneler-- Çarş. Haz. 23, 2010 7:27 am
Mishor köyünde yaşayan Abiy Aga’nın biricik kızı[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] dillere destan güzellikteki Arzı’nın pek çok taliplisi vardır. Kimsede gönlü olmayan Arzı Kız bir gün çeşme başında komşu köyden Emir Asan adlı yiğit bir delikanlı ile karşılaşır. Birbirlerine aşık olan iki genç[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] köydeki coşkulu nişan töreninin ardından düğün hazırlıklarında başlarlar. Köyde pek sevilmeyen tüccar Ali Baba[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] bir gün çeşme başında Arzı Kızı görür ve güzeller güzeli Arzı’yı kaçırıp saraya satmayı[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] bu işten de büyük paralar kazanmayı planlar. Bu amaçla Arzı Kızı adım adım takip ettirmeye başlar. Düğün günü gençler neşe içinde düğün hazırlıkları ile meşgulken Ali Baba ve adamları çeşme başındaki Arzı Kızı kaçırırlar ve tekneye bindirip yola koyulurlar. Arzı’nın çığlıklarını duyan Asan[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Abiy Aga ve köy halkı çeşme başına geldiklerinde Arzı Kız’dan geriye sadece su testisi kalmıştır. Mishor’dan kaçırılan Arzı Kız[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] İstanbul’da ağırlığınca altın karşılığında satılır ve sarayda padişahın huzuruna çıkarılır. Artık Arzı Kız için hasret ve hüzün dolu günler başlamıştır. Sarayda mutsuzdur ve memleketini[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Kırım’ı özlemektedir. Vatan hasretine dayanamayan Arzı Kız bir gün sarayın denize bakan kulelerinden birine çıkıp kucağında minik oğlu ile birlikte kendini denize bırakır. İşte o akşam[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Arzı Kız kucağında yavrusu ile “Deniz Kızı” olup[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Mishor’da çeşmenin başında kıyıya çıkar. Çeşme başında eski günleri düşünüp[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] geçmişi andıkan sonra[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] yürekten bir “Ah!..” çekerek kendini tekrar Karadeniz’in dalgalarına bırakır. Ruslar Kırım’ı işgal ettikten sonra bu bölgeyi mülküne geçiren Prens Knyaz Yusupov bu efsaneden çok etkilenir ve destanda adı geçen sahile bir çeşme ve Arzı Kız ile Ali Baba’yı tasvir eden bir anıt inşa ettirir. Denizin ortasında da deniz kızına dönüşen Arzı Kızı kucağındaki oğluyla tasvir eden bronzdan bir heykel yaptırır. Heykel zamanla Karadeniz’in azgın dalgalarına dayanamayarak yıkılsa da bilahare yerine bronzdan bir heykel daha yapılmıştır.
MyStery
Konu: Geri: --Efsaneler-- Çarş. Haz. 23, 2010 7:27 am
Maya yaratılış söyleni[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] günümüze kadar gelmiş olan en büyük Maya belgesi Popol Vuh'un bir parçasıdır. Bilim insanları[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Latin alfabesiyle kaleme alınan bu belgenin eski Maya hiyeroglifleriyle yazılmış bir metnin çevirisi olduğu ya da doğrudan Maya sözlü geleneğinden derlenen öykü ve şarkılardan kaydedildiği görüsündedirler.
1700'lü yıllarda[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Katolik bir misyoner Popul Vuh'u İspanyolcaya çevirdi. Maya dilini akıcı bir şekilde konuşabiliyordu. Kızılderilileri[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] eski tarihleri göstermeye ikna etmeyi başarmıştı. İspanyol metin[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] yaklaşık 150 yıl boyunca gözlerden uzak kaldı. 1850'lerde[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Guatemala City'deki San Carlos Üniversitesi'nin kitaplığında bulundu ve ilk olarak 1857'de Viyana'da basıldı.
Popul Vuh[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] edebî olarak "harika" tanımlaması yapılan eserlerden biriydi. Destanın yaratılış söylenleri anlatan bu parçasında Hıristiyanlık etkisi görülmektedir. Kitab-ı Mukaddes'i okuyanlarımızın hemen anlayacağı gibi[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] destan ilk bölümlerle benzerlik gösterir.Aşağıdaki destan[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] tanrıların yaratmak istediği insanlar ve diğer yaratılış söylenleri açısından ilginçtir; Yaratılış Efsanesi
Başlangıçta sonsuz karanlığın içinde yalnızca yukarıda gökyüzü[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] aşağıda deniz vardı. Hareket edecek ya da gürültü yapacak hiçbirsek olmadığı için sakin ve sessizdiler. Yeryüzü henüz sulardan yükselmemişti. Otlar ve ağaçlar[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] taslar[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] mağaralar ve koyaklar[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] kuşlar ve balıklar[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] yengeçler[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] hayvanlar ve insanlar daha yaratılmamıştı. Kükreyecek ya da gürleyecek hiçbir şey yoktu[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] çünkü yalnızca yukarıda boş gökyüzü ve aşağıda sakin deniz vardı.
Suyun içinde yeşil ve mavi tüylerin altına yaratıcılar gizlenmişti. Bu büyük düşünürler suyun içinde sessizce konuştular. Evrende gecenin sonsuz karanlığında yalnızdılar. Birlikte ne olacağına karar verdiler. Birlikte yeryüzünün sulardan ne zaman yükseleceğini[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] ilk insanin ve tüm diğer canlı türlerinin ne zaman doğacağını[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] bu canlı varlıkların yasamak için ne yiyeceklerini ve şafağın dünyayı soluk ışık seline ilk ne zaman boğacağını kararlaştırdılar.
"Yaratılış başlasın!" diye heyecanla seslendi yaratıcılar[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] "Boşluk dolsun! Deniz çekilsin ve yeryüzü ortaya çıksın! Dünya[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] uyan ! Böyle olsun !" Ve yeryüzünü yarattılar. Yaratıcılar yaptı bunu. Sislerin arasından[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] bir toz bulutunun içinden dağlar ve vadiler denizden yükseldi ve çam ve selvi ağaçları zengin toprakta kök saldılar. Tatlı sular[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] dağların yamaçlarında ve vadilerin içinde dere olup aktılar.
Ve yaratıcılar memnun oldular. "Biz[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] düşündük ve tasarladık" dediler; "Ve yarattığımız[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] kusursuz oldu !"
Sonra yaratıcılar sordular; "Yarattığımız ağaçların altında yalnızca sessizlik mi olsun istiyoruz? Vahşi hayvanlar[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] kuşlar ve yılanlar yaratalım. Böyle olsun!"
Ve onları yarattılar. Yaratıcılar yaptı bunu."Siz geyikler[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] çalılıklar ve otlaklarda dört ayak üzerinde yürüyeceksiniz. Ormanda çoğalacak[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] ağaçların serin gölgesinde ve nehir kıyılarında uyuyacaksınız. Siz kuşlar[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] ağaçların dallarında ve sarmaşıkların arasında yasayacaksınız. Oralarda yuvalarınızı yapacak ve çoğalacaksınız". Geyik ve kuşlara böyle buyruldu ve böyle yaptılar.
Ve yaratıcılar memnun oldular: "Biz düşündük ve tasarladık ve yarattığımız kusursuz oldu" Sonra yaratıcılar[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] yarattıkları canlılarla başka şeyler buyurdular. "Konuşun[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] seslenin ve bağırın[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] her biriniz yapabildiğiniz kadar. Bizim adımızı söyleyin[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] bizi övün ve bizi sevin. "
Fakat kuşlar ve hayvanla[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]r bunu yapamazlardı. Çığlık atabilir[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] tıslayabilir ve ötebilirlerdi; ancak yaratıcıların adlarını söylemezlerdi.
Yaratıcılar[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] yaptıkları canlılardan hoşnut kalmadılar. Onlara dediler ki [Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]"Sizlere verdiklerimizi geri almayacağız. Ancak bizi övemediğiniz ve sevemediğiniz için[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] bunu yapacak başka canlılar yapacağız. Bu yeni yaratıklar sizlerden üstün olacaklar ve sizleri yönetecekler. Sizlerin kaderi onlar tarafından parçalanmak ve etinizin yenmesi olacak. Böyle olsun!"
Ve onları yarattılar. Yaratıcılar yaptı onları... Kendilerini övecek ve sevecek uysal ve saygılı bir canlı biçimlendirmeye karar verdiler. Önce çamurlu toprağa sekil vermeyi denediler; fakat bu malzeme[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] çok yumuşaktı. Hareketsiz ve zayıf bir yaratık oldu. Konuşabiliyorsa ama hiç kimse dediklerine anlam veremiyordu.
"Çamurdan yapılmış yaratıklar hiçbir zaman yaşamayacak ve çoğalamayacaklar!" diye bağırdı yaratıcılar ve bu yaratığı yok ettiler.
Sonra yeni yaratıkları tahtadan oymayı denediler. "Bu malzeme tam bize uygun görünüyor! Sağlam ve dayanıklı." dediler. "Bu yaratıklar insana benziyor ve insan gibi konuşuyorlar. Bunlardan pek çok yapalım. Böyle olsun!"
Tahtadan canlılar[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] yaşadı ve çoğaldılar; ama hiç kimse dediklerine anlam veremiyordu ve içlerinde[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] yüzlerinde ruh[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] elleri ve ayaklarında kuvvet yoktu. Ciltleri sarı ve kuruydu[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] altında besleyecek kan dolaşmıyordu. Dört ayakları üzerinde anlamsızca dolaştılar ve yaratıcılarını düşünmediler.
"Tahtadan yapılmış yaratıklar yaşayıp çoğaltmak için yeterince iyi değil!" diye bağırdı yaratıcılar. Ve bu tahtadan yaratıkları yok etmeye karar verdiler.
Yaratıcılar[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] gökte özsuyundan büyük bir sel oluşturdular ve yeryüzüne döktüler. Tahta yaratıkların kafalarına vurdular ve onları ağaç gibi devirdiler. Sonra bir kartal[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] üzerlerine geldi ve gözlerini oydu. Bir yarasa[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] üzerilerine geldi ve kafalarını kopardı. Bir Jaguar üzerlerine atladı ve kemiklerini kırıp dağıttı. Yeryüzü[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] karanlıkla örtüldü ve aralıksız bir kara yağmur yağdı.
Güçsüz kalınca[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] düşmanları tahta yaratıklara saldırdılar. Küçük-büyük hayvanlar[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] onlara saldırdı. Sopalar ve taşlar[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] tabaklar ve çömlekler[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] onlara saldırdı. Aç bıraktıkları ve eziyet ettikleri köpekler[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] şimdi dişleriyle yüzlerini parçaladılar. Öğütmek için kullandıkları taşlar[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] şimdi onları öğüttüler. Ocak ateşi üzerinde yaktıkları kap kacaklar[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] şimdi yüzlerini yaktılar.
Umutsuzca yaşamları için savaşan tahta yaratıklar[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] evlerini çatılarına tırmanmaya çalıştılar; ama evler yıkıldılar ve onları yere attılar. Dallarında güvenliğe kavuşmak için ağaçlara tırmanmaya çalıştılar; ama ağaçlar[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] onları salladılar ve yere attılar. Mağaralara girmeye çalıştılar; ama mağaralar[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] kapandılar ve onlara sığınak olmayı reddettiler.
Birkaçı dışında tahta yaratıkların tümü yok olmuştu. Diğerleri[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] şekilsiz yüzler ve çeneleriyle sağ kaldılar ve onları suyundan gelenlere "maymun" adı verildi.
Yaratıcılar[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] sonra gecenin karanlığında görüşmek için toplandılar. Güneş[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Ay ve yıldızlar[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] daha gökyüzünde yerlerini almamışlardı. "Yeniden bizi övecek ve sevecek yaratıklar yaratmayı deneyelim. Böyle olsun! Yeryüzünde soylu canlılar yasasınlar. Onlara biçim vereceğimiz malzemeyi arayalım."
Dört hayvan[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] dağ kedisi[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] koyot[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] karga ve küçük bir papağan[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] yaratıcıların önüne geldiler ve onlara yakında bolca yetişen sarı ve beyaz başaklı mısırlardan söz ettiler. Yaratıcılar hayvanların gösterdiği yola koyuldular. Mısırı buldular[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] öğüttüler ve bu yiyecekten soylu yarattılar biçimlendirdiler. "Böyle olsun!" diye heyecanla bağırdılar.. Ve onları yarattılar. Yaratıcılar yaptı onları.
Böylece dört "İlk Ata" yaratıldı. Yaratıcılar[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] gövdelerini mısır unundan yaptılar. Öğütülmüş sarı ve beyaz mısırdan içecekler yaptılar ve bunlar yeni yaratıklarına kas ve et oldu ve bunlarla birlikte güç vermek için onları beslediler.
Ve yaratıcılar memnun oldular. "Biz[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] düşündük ve tasarladık." dediler. "Ve yarattığımız[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] kusursuz oldu!"
Bu dört "İlk Ata"[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] insan gibi görünüyor ve konuşuyordu. Çekici[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] akıllı ve bilgeydiler. Çok uzakları görebiliyorlardı. Dağlar ve vadiler[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] ormanlar ve çayırlar[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] okyanuslar ve göller[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] ayaklarının altındaki yeryüzü ve başlarının üstündeki gökyüzü onlara doğalarını açık ettiler.
Dört İlk Ata[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] dünyada görülecek her şeyi gördüklerinde[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] gördüklerinin değerini anladılar ve yaratıcılarına teşekkür ettiler. "Bizi yaratıp sekil verdiğiniz için size teşekkür ederiz." dediler. "Bize görme[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] duyma[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] konuşma[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] düşünme ve yürüme yetenekleri için size teşekkür ederiz. Büyük ve küçük[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] uzak ve yakın her şeyi görebiliyoruz. her şeyi biliyoruz ve size teşekkür ediyoruz!"
Yaratıcılar[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] artık memnun değildiler. "Amaçladığımızdan daha iyi yaratıklar mı yarattık? Çok mu kusursuzlar?" diye birbirlerine sordular. "O kadar bilgili ve bilgeler ki[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] bizim gibi tanrı mı olacaklar? Daha az görsünler ve bilsinler diye görüşlerini mi azaltsak? Böyle olsun!"
Böyle konuştu yaratıcılar ve yarattıkları varlıkları değiştirdiler. Gözlerine sis üflediler ki yalnızca yakınlarında olanları görsünler. Böylece yaratıcılari dört İlk Ata'nın sahip oldukları bilgi ve bilgeliği yok ettiler.
Yaratıcılar[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] atalarımızı yaratıp böyle biçimlendirdikten sonra dediler ki : "Simdi İlk Atalar için özenle eşler yaratıp biçimlendirelim. Eşleri[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] onlar uyurken gelsinler ve uyandıklarında onlara mutluluk vermek için orada olsunlar. Böyle olsun!"
Ve onları yarattılar. Yaratıcılar yaptı onları. Ve yaratıcılar memnun oldular. "Biz düşündük ve tasarladık." dediler "ve yarattığımız kusursuz oldu!"
Bir süre sonra yaratıcılar[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] İlk Atalar ve Analar'a benzeyen birçok insan daha yaptılar. İnsanlar[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] karanlıkta yaşayıp çoğalıyorlardı[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] çünkü yaratıcılar[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] daha ne Güneş'i[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] ne Ay'ı[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] ne de yıldızları[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] herhangi bir ışık biçimi yaratmışlardı. Hem açık[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] hem koyu tenli[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] hem varlıklı[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] hem yoksul ve farklı diller konuşan çok sayıda insan[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] doğuda bir arada yaşıyordu.
Tanrılarının hiçbir görüntüsünü yapmadılar[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] ama yaratıcılarını unutmadılar ve sevgi dolu ve uysaldılar. Yüzlerini göğe kaldırıp dua ettiler: "Ey yaratıcılar! Bizimle kalın ve bizi dinleyin! Işık olsun! Şafak olsun! Gündüz olsun! Şafak dünyayı soluk ışığa boğsun ve Güneş onu izlesin. Güneş her gün aydınlanarak gökyüzünde parladıkça[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] bize soyumuzu sürdürmemiz için kızlar ve oğullar bağışlayın. Bize iyi[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] yararlı ve mutlu yasamlar verin ve bize barış verin!"
Bu sözlerle insanlar[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Güneş'i yükselip yaratıcıların yaptıkları basamakları altın ışınlarıyla aydınlatmaya çağırdılar.
"Ve öyle olsun!" dedi yaratıcılar "Işık olsun! Evrenin şafağında[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] tüm yarattıklarımızın üstünde sabahın erken ışığı parlasın! Çünkü biz düşündük ve tasarladık ve yarattığımız kusursuz oldu!"
Ve onu yarattılar. Yaratıcılar yaptı bunu. Güneş[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] sulardan yükseldi ve altın ışınlarını yeryüzüne saçtı. Büyük ve küçük hayvanlar koyakların serin gölgesinde ve nehir kıyılarında ayağa kalktılar ve doğan güneşe yüzlerini döndüler. Jaguar ve puma kükredi ve yılan tısladı. Kuşlar[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] kanatlarını açtılar ve şarkı söylemeye başladılar. İnsanlar[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] tütsüler yakan ve kurbanlar sunan rahiplerin çevresinde dans ettiler. Çünkü yaratıcılar dünyayı ışıkla aydınlatmışlardı ve kusursuzdu.[1]
MyStery
Konu: Geri: --Efsaneler-- Çarş. Haz. 23, 2010 7:27 am
Mısır mitolojisi[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] diğer ulusların mitolojilerinden belirgin çizgilerle ayrılmaktadır. Bizim mantık anlayışımızla Mısır mitolojisini anlamak imkansızdır. Burada her şey sembollerle ifade edilmiştir. Mısır mitolojisinin temelinin olaylar değil[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] olayların arkasına saklanmış felsefi düşünceler oluşturmaktadır.
Eski Mısırlılar büyüye ve büyücülere çok inanırlardı. Bazen büyücüleri tanrılarla bir tuttukları da oluyordu. Büyüler onlara göre son derece doğal olaylardı. Mitolojide de büyüler kendi yerlerini almıştı. Mısır Mitolojisi'nde geçen öyküye göre[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] babası Güneş tanrısı Osiris'i öldüren Seth'ten öç almak isteyen Horus'un gözü[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] kavga sırasında aynı zamanda amcası olan karanlıklar ve kötülükler tanrısı Seth tarafından parçalanır. Bilimlerin ve tıbbın kurucusu olan Toth parçaları toplar ve gözü eski haline getirir. Ancak 1/64′lük parçası eksiktir ve bu parça Toth'un büyü ve sihir gücü tarafından tamamlanır. Daha sonra Horus'un bu gözünü simgeleyen hiyeroglif resim[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] uzak görüşlülüğün[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] beden dokunulmazlığının ve sonsuz doğurganlığın simgesi olarak[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] gemi[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] araba mumya[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] vazo gibi nazardan korunması gereken gereçlerin üzerine çizilmeye başlanmıştır.
Mısır'da Kral (Firavun)[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] bir Tanrıdır ve ülkenin diğer tanrıları ile arkadaşlık edebilir. Mısır firavunları çoğunlukla zorba[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] baskıcı[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] savaşçı ve acımasız kişilerdir. MÖ 14. yüzyılda başa geçmiş olan IV. Amenofis[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] tek bir yaratıcıya inanılması gerektiğini savunmuş ve bu yüzden Amen rahipleri tarafından öldürülmüştür. Mısır'ın ilahi hükümetleri daimi ve değişmez niteliktedir. Bu bağlamda en üstün Mısır tanrısının Güneş Tanrısı Ra olduğu düşünülür. Mısır'ın arkaik dönemine baktığımızda farklı yerlerde farklı tanrıların önem kazanmış oldukları görülmektedir. Heliopolis'te Ra[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Memfis'te Ptah[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Busiris'te Osiris[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] önemli tanrılar arasındadır. Mısırlılar için ölüm diye bir şey yoktur. Devamlı olarak Osiris'ten (yarı-ölüm) Horus'a (yarı-yaşam) ve sonra tekrar Osiris'e bir geçiş yaşanır. Bu yüzden Mısırlılar öldüklerinde tanrı-krallarını mumyalarlar ve onlara günlük hayatta lazım olacak gıda ve içecek sağlarlar.[1]
MyStery
Konu: Geri: --Efsaneler-- Çarş. Haz. 23, 2010 7:27 am
Orta yaşlı iki İngiliz[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] 26 Kasım1922'de[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] M.Ö. 1333-23 yılları arasında Mısır'ı yöneten çocuk kralın mezarına doğru yola koyuldular ve modern tarihin en önemli arkeolojik keşfini başlattılar. Howard Carter ile Lord Carnarvon[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] uzun süre kapalı kalan mezarı açarak şaşırtıcı hazineyi açığa çıkardılar ve arkeolojiye olan ilginin yeniden hayat bulmasına katkıda bulundular.
Tutankhamon'un mezarındaki ihtişam olağanüstüydü ve eski sanatçıların yaratım güçlerinin bir kanıtıydı. Bu keşif[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] sanatta[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] popüler kültürde[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] dekorasyonda[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] hatta Boris Karloff'un "Mumya" filmlerinde olduğu gibi sinemada[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] "Mısır tarzı"nın başlangıcı oldu. Günümüzde de etkisi sürüyor.
Carter ile Carnarvon[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] araştırmalarının 5 yılını Mısır krallarının mezarlarının bulunduğu efsanevi Krallar Vadisi'ni temizleyerek geçirdiler. Arkeoloji[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] deneyim ve maceranın bütünleştiği bu keşif[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] insanların hayal gücünü etkisi altına almaya yetti. O zamanlar Mısır uygarlığını inceleyen bilimlere olan ilgi azdı. 1921'de[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Londra'daki Mısır Araştırma Derneği Komitesi[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] insanların arkeolojiye ve özellikle Mısır arkeolojisine olan ilgisini artırmanın gün geçtikçe zorlaştığı[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] hatta imkânsız hale geldiği konusunda açıklamalar bile yapmıştı.
Ancak[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] 1874'te Kensington'da doğan[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Norfolk Swaffham'da büyüyen ve bir sanatçının oğlu olan Carter her şeyi değiştirecekti. Carter'ın babasından aldığı sanatçı ruhu[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] daha çok küçük yaşlarda ortaya çıkmıştı. Resme ve suluboyalara tutkun olan Carter[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] henüz 17 yaşındayken görmeyi çok istediği Mısır'a gitti. Burada[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] British Museum için mezar çizimleri ve duvar resimleri kopyaladı.
Mısır[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Carter'ın gönlünü fethetmişti. Nil'e bakan bir mezarda günlerce yarasalarla yaşadı ve her gün sabahtan alacakaranlığa kadar çalıştı. Birkaç ay içinde[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] antika konusunda uzman olmuştu ve kendisini eski Mısır'ın güzelliklerine adadı. Birkaç yıl içinde[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] artık ünlü bir Mısır bilimciydi. 25 yaşında[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Mısır hükümeti tarafından Mısır Anıtları Genel Müfettişliği görevine getirildi. Ama[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] inatçı ve ele avuca sığmayan yapısı yüzünden[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] bir grup içkili Fransız'la girdiği tartışma sonunda istifa etti.
MyStery
Konu: Geri: --Efsaneler-- Çarş. Haz. 23, 2010 7:28 am
Alangova (Alan-hoa)
Börteçine soyundan Minekli'nin oğlu Yıldız Han'ın iki çocuğu olmuş. Bunlar[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] kendisinden önce ölmüş. Büyük oğlu[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] (Dubun) adında bir erkek[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] ikincisi de (Alangova) adında bir kız bırakmış.
Yıldız Han[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] bunları evlendirmiş. (Bilgutay) ve (Bekçitay) adında iki erkek çocukları olmuş. Çok geçmeden Alangova'nın kocası ölmüş ve Alongova[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] dul kalmış. Kendisini Han'lar istemişse de varmamış.
Alangova'nın Gebe Kalışı
Alangova[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] bir gece sarayında yatarken[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] seher vakti uyanıp bacadan odaya nurlu bir gölgenin indiğini[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] bu gölgeden beyaz yüzlü[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] şehlâ gözlü bir adamın çıktığını gördü. yanında yatan kadınları uyandırmak içi haykırmak istedi; fakat dili tutulduğundan bir turlu sesi çıkmadı. Kalkmaya çalıştı[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] elinin ayağının kuvveti kesilmiş olduğundan kıpırdanamadı. Aklı yerinde olduğu için her şeyi görüyor[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] biliyordu.
Adam[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] yavaş yavaş yatağa girdi. Sonra yine bacadan çıktı[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] gitti. Alangova[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]"Bunu söylesem kimse inanmaz." diyerek olanı biteni gizli tuttu. Adam[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] beş-altı gecede bir gelmeye başladı. Alangova[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] ilk geceden gebe kalmıştı. dört - beş ay geçince iş anlaşıldı. Kardeşleri[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] gebeliğinin nedenini sordular. O da ne olmuşsa anlattı ve[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]"Bana eş lâzım olsa bir kocaya varırım. Her ne kadar kadın isem de[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] bir çokları beni padişah edinmek için istemişti. Kendimi bunca ilimi[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] iki oğlumu halk içinde rüsvâ edecek bir hâli asla câiz görmem. Birkaç gece evimin etrafında saklanırsanız[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Tanrı beni mahcup bırakmaz." dedi.
Herkes[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Alangova'nın sözüne inandı. üç kişi evin etrafında nöbet beklediler.
Birkaç gün sonra gökten seher vakti nurlu bir şeyin indiğini[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Alangova'nın bacasından içeri girdiğini[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] bir zaman sonra çıktığını gördüler. Böylece Alangova'nın sözünün doğruluğuna inandılar.
Kaynak: "Türk Mitolojisi"[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Murat Uraz. Düşünen Adam Yayınları[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] İstanbul[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Şubat 1992.
MyStery
Konu: Geri: --Efsaneler-- Çarş. Haz. 23, 2010 7:28 am
İran padişahı Minûçehr'in ölümünü haber alan Turan padişahı Peşeng[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] İran aleyhine savaş açmak için Türk ulularını topladı: "İranlılar'ın bize yaptıklarını biliyorsunuz. Türk'ün öç alma zamanı gelmiştir. " dedi. Oğlu Alp Er Tonga'nın içinde öç duyguları kaynadı. Babasına: "Ben[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] arslanlarla çarpışabilecek kişiyim. İran'dan öç almalıyım. " dedi. Boyu[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] servi gibi; göğsü ve kolları[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] arslan gibiydi. Fil kadar güçlüydü. Dili[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] yırtıcı kılıç gibi idi. Savaş hazırlıkları yapılırken Türk padişahının öteki oğlu Alp Arız[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] saraya gelip babasına: "Baba! Sen[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Türkler'in en büyüğüsün. Minûçer öldü; ama İran ordusunun büyük kahramanları var. İsyan etmeyelim. Edersek[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] ülkemiz yıkılıp gider. " dedi. Peşeng[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] oğluna şöyle cevap verdi: "Alp Er Tonga[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] avda arslan[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] savaşta savaş filidir. Bahadır bir timsahtır. Atalarının öcünü almalıdır. Sen[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] onunla birlik ol. Ovalarda otlar yeşerince ordunuzu Amul'a yürütün. İran'ı atlarınıza çiğnetin. Suları kana boyayın. " Baharda Türk ordusu[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] alp Er Tonga'nın buyruğunda İran üzerine yürüdü. Dehistan'a geldi. İki ordu karşılaştı. Türk kahramanlarından Barman[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] İranlılar'a doğru ilerleyip er diledi. İran kumandanı[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] ordusuna baktı. Gençlerden kimse kıyışamadı. Yalnız kumandanın kardeşi Kubâd atıldı. Fakat yaşlıydı. Kardeşi[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] ona dedi ki: "Barman genç[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] arslan yürekli bir atlıdır. Boyu[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] güneşe kadar uzanmıştır. Sen[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] yaşlısın. Kan[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] ak saçlarını kızartırsa yiğitlerimiz ürker. "Fakat Kubâd[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] dinlemedi: "İnsan[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] av; ölüm[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] onun avcısıdır. " diyerek savaşa çıktı.
Barman[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] ona: "Başını bana veriyorsun. Biraz daha bekleseydin daha iyiydi. Çünkü zaten senin hayatına kasdetmiştir. " dedi. Kubâd: "Ben[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] zâten dünyadan payımı almış bulunuyorum. " diye karşılık vererek atını saldırdı. Sabahtan akşama kadar uğraştılar. Sonunda Barman[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] kargı ile Kubâd'ı devirerek zaferle Alp Er Tonga'nın yanına döndü. Bunu görünce İran ordusu ilerledi. İki ordu[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] birbirine girdi. Cihanın görmediği bir savaş oldu. Alp Er Tonga[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] üstün geldi. İranlılar[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] dikiş tutturamayıp dağıldılar. İran padişahı[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] iki oğlunu memlekete göndererek kadınları Zâve dağına yollattı. Türk ve İran orduları[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] iki gün dinlendikten sonra[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] üçüncü gün Alp Er Tonga[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] yeniden saldırdı. İran büyükleri[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] ölü ve yaralı olarak savaş alanını doldurdular. Geceleyin[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] İranlılar bozuldu. Bunu görünce İran padişahı ve başkumandanı[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Dehistan kalesine sığındılar. Alp Er Tonga[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] kaleyi kuşattı. İran padişahı[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] kaleyi bırakıp giderken ardına düşen Alp Er Tonga[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] onu tutsak etti. İran'a tâbi Kâbil ülkesinin pâdişahı olan kahraman Zâl[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] İranlıların yardımına geldi. Büyük savaşlar yaparak Türk ordularını bozdu. Bundan öfkelenen Alp Er Tonga[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] tutsak bulunan İran pâdişahını kılıçla öldürdü. Öteki tutsakları da öldürecekti. Fakat kardeşi Alp Arız[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] onu vazgeçirdi. Tutsakları Sarı'ya göndererek hapsettirdi. Kendisi de Dehistan'da Rey'e gelerek İran tacını giydi. İran ülkesinde padişah oldu. Fakat Sarı'daki tutsakların kaçmasına sebep olduğu için kardeşi Alp Arız'ı öldürdü. İran tahtına Zev geçtiği zaman[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] iki ordu yine karşı karşıya gelip beş ay vuruştular. Ortalıkta kıtlık oldu. Sonunda insanlık bitmesin diye barış yaptılar. İran'ın şimal ülkeleri[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Turan'ın oldu. Fakat Zev ölünce Alp Er Tonga[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] yine İran'a saldırdı. Kardeşi Alp Arız'ı öldürdüğü için babası kendisine dargındı. Fakat yeni İran padişahı da ölüp İran tahtı yine boş kalınca Turan padişahı Peşeng[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] oğlu Alp Er Tonga'ya yine haber yolladı. Ceyhun'u geçerek İran tahtına oturmasını bildirdi. İranlılar[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Türk ordusunun geleceğini duyunca korkup Zâl'e başvurdular. Zâl[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] artık kocadığını söyleyerek oğlu Rüstem'i yolladı. İki ordunun öncüleri arasındaki çarpışmada Rüstem[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Türkler'i yenerek Keykubâd'ı İran tahtına çıkardı. Asıl orduların çarpışmasında ise Rüstem[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Alp Er Tonga ile karşı karşıya geldi. Alp Er Tunga'yı yenecekken[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Türk bahadırları onu kurtardılar. Rüstem[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] bir hamlede 1160 Türk kahramanı öldürdüğü için Türkler yenildiler. Ceyhun'u geçtiler. Alp Er Tonga[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] babasının yanına döndü. Babasını barışa kandırdılar. Barış yaptılar. İran tahtına Keykâvus geçtikten sonra Araplar[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] isyân ettiler. Fakat galip gelen Keykâvus[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] bir ziyafette sarhoş edilerek bağlandı. Bu haber[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] İran'ı karmakarışık etti. Alp Er Tonga[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] büyük bir orduyla Araplar'ın üzerine atılarak onları yendi. Türk ordusu[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] İran'a yayılarak herkesi tutsak etmeye başladı. İranlılar[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] yine Zâl'den yardım istediler. Zâl[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Araplarda tutsak olan Keykâvus'u kurtarıp onların ordularını da kendi ordusuna kattıktan sonra Türkler'e yöneldi. Kanlı bir savaşta Turanlıların yarısı öldü. Alp Er Tonga[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] yenilerek kaçtı. Birgün[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] İran'ın yedi ünlü pehlivanı[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]Rüstem'le[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Turan'a giderek Alp Er Tonga'nın avlağında avlanmayı teklif ettiler. Sirahs civârındaki bu avlağa gidip yedi gün kaldılar. Alp Er Tonga[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] bunu duyunca ordusuyla geldi. Teke tek dövüşlerde Türk pehlivanları[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] İranlılar'dan üstün geldilerse de[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] işe Rüstem karışınca yedi pehlivan ile birlikte Türk ordusunu dağıttı. Hatta az kalsın Alp Er Tonga da tutsak oluyordu. Keykâvus[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] İran'da eğlenceler[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] aşk oyunları ile uğraşırken; Alp Er Tonga[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Türk atlılarıyla ilerledi. Bu haber[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Keykâvus'a geldi. Oğlu Siyâvuş ile Rüstem'i Türkler'e karşı yolladı. Türk öncülerini yenerek Belh kalesini aldılar. Bu sırada kötü bir rüya görüp bunu tabir ettiren Alp Er Tonga[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] beğlerin fikrini de alarak İranlılar'la barış yaptı. Onlara rehineler verdi. Buhara[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Semerkand ve Çaç şehirlerini bırakıp "Gang" şehrine çekildi. Fakat bu barışı istemeyen Keykavus[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]Rüstem'e ve Siyâvuş'a kızıp kötü muamele ettiğinden; Rüstem[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] kendi ülkesine çekildi. Siyâvuş da Alp Er Tonga'ya sığındı. Türkler'in payıtahtı olan Gang şehrine kadar büyük saygı görerek geldi. Kendini çok sevdirdi. Hatta Türk kahramanlarından Piran'ın kızı ile ve biraz sonra da Alp Er Tonga'nın büyük kızı olan güzel Ferengis ile evlendi. Pîran'ın kızından bir oğlu oldu. Adını Keyhusrev koydular. Bir müddet sonra[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Siyâvuş'u çekemeyenler[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Alp Er Tonga'ya aleyhinde sözler söylenerek aralarını açtılar. Siyâvuş[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] öldürüldü. Bunun üzerine Rüstem yine ortaya çıktı. İlk çarpışmada[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Alp Er Tonga'nın oğlu Sarka'yı öldürdüler. Alp Er Tonga[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] bunun öcünü almak için bizzat yürüdü. Fakat savaşı İranlılar kazanarak onu Çin denizine kadar kaçırdılar. Rüstem[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Turanlıları nerde bulduysa öldürüp altı yıl Turan'da kaldıktan sonra çekilip yurduna geldi. Alp Er Tonga[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Turan'ın yakıldığını[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Türkler'in öldürüldüğünü görünce kan ağladı. Öç almaya and içti. Ordu toplayarak İran'a girdi. Ekinleri yaktı. İran'a hakim oldu. Kıtlık çıkararak İranlılar yedi yıl açlıktan kırıldılar. Bunun önüne geçip İran'ı kurtarmak için Keyhusrev'e tahtı bıraktı. Keyhusrev[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Alp Er Tonga'dan öç almak için ordusunu hazırladı. Fakat bu ordu daha Alp Er Tonga ile karşılaşmadan bozuldu. Keyhusrev yine ordu yolladı. Türkler'den Bazur adında birisi büyü yaparak dağlara kar yağdırdı. İranlılar'ın elleri tutmaz oldu. Böylelikle İran ordusunu doğradılar. İranlılar yine Rüstem'i yolladılar. Harikulade savaşlardan sonra Rüstem Türk ordusunu bozup Türk ordusunda bulunan Çin hakanını da tutsak etti. Alp Er Tonga bu haberi alınca pek üzüldü. Uluları toplayıp danıştı. Bunlar: "Ne yapalım! Çin[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Saklap orduları bozulduysa[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Turan ordusuna bir şey olmadı. Anamız bizi ölmek için doğurdu" dediler. Alp Er Tonga hazırlığa başladı. Oğlu 'Şide' onun maneviyatını yükseltti. Bu savaşa Turan ordusu tarafından[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Çin dağlarında oturan "Püladvend" adında bir Çinli de ordusuyla iştirak etti. İran pehlivanlarını yendiyse de sonunda Rüstem'e yenildi. Bunun üzerine Turan ve İran orduları çarpıştı. İranlılar kazandı. Alp Er Tonga kaçtı. Bundan sonra Keyhusrev dünyanın üçte ikisine hakim oldu. Bir gün sarayında şarap içerken Turan[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] sınırından İranlılar gelip Turanlılar'ın kendilerine zarar verdiğini söylediler. Keyhusrev bu işi halletmek için İran kahramanlarından 'Bijen' i gönderdi. Bijen sınırda ve Turan tarafındaki bir ormanda[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] yanındaki güzel kızlarla eğlenen 'Menîje'yi gördü. Menîje[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Alp Er Tonga'nın kızıydı. Birbirlerini sevdiler. Menîje onu Turan'a[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] sarayına götürdü. Alp Er Tunga bunu duyunca çok öfkelendi. Bijen'i kuyuya hapsetti. Kızını da kovdu. İran padişahı genç kumandanının gelmediğini görünce yine Rüstem'i yolladı. Rüstem tüccar kılığında Türk pâyitahtına kadar gitti. Bijen'i kurtardığı gibi Alp Er Tonga'nın da sarayını basarak onu kaçırdı[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Menîje'yi İran'a gönderdi. Alp Er Tonga ise yeniden ordu yığarak yürüdü. İran ordusunun arkasında 'Bîsütun' dağı vardı. Yine Rüstem'in sayesinde İranlılar bu savaşı kazandılar. Alp Er Tonga[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Karluk'a kadar kaçtı. Beğlerine dedi ki:"Ben dünyaya buyruğumu geçiriyordum. Minûçehr zamanında bile İran Turan'a denk olamamıştı. Minûçehr zamanında bile İran Turan'a denk olamamıştı. Fakat bugün İranlılar hayatımı sarayımda bile tehdit ediyorlar. İyi bir öç almayı düşünüyorum. Bin kere bin bir Türk ve Çin ordusuyla yürüyelim" Toplanmaya başladılar. Fakat bizzat Alp Er Tonga'nın iştirak etmediği ilk savaşı İranlılar kazandılar. İran padişahı Asıl Alp Er Tonga'yı yok etmek istiyordu. Yeniden her yandan ordular toplayarak ilerledi. Alp Er Tonga bin kere bin ordusunun üçte ikisini toplamıştı. 'Beykend' şehrinde oturuyordu. Karargâhında pars derisinden çadırlar vardı. Kendisi altınlı ve mücevherli bir taht üzerinde idi. Karargâhın önünde birçok kahramanların bayrakları dikili idi. İleriye gönderdiği ordunun bozulduğunu duyunca başı döndü. Öç almadan dönmemeye and içti. Oğlu 'Kara Han' a ordusunun yarısını vererek Buhâra'ya gönderdi. Oğullarından Şide (ki asıl adı Peşeng idi)[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Cehen[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Afrâsiyab[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Girdegîr ve oğlu İlâ'nın oğlu Güheylâ bu orduda idiler. Çigil[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Taraz[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Oğuz[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Karluk ve Türkmenler çerisini teşkil ediyordu. İki ordu karşılaşınca ilk önce İran padişahı Keyhusrev'le Alp Er Tonga'nın oğlu Şide teke tek dövüştüler. Şide öldü. Alp Er Tonga duyunca saçlarını yoldu. Ertesi gün iki ordu akşama kadar savaşıp ayrıldılar. Daha ertesi gün yine çarpışıldı. Alp Er Tonga kükremiş gibi saldırıyordu. İran'ın büyük pehlivanlarından birkaçını öldürdü. Keyhusrev'le Alp Er Tonga karşı karşıya geldiler. Fakat Turan pehlivanları onun İran padişahıyla dövüşmesini istemeyerek atının dizgininden tutup geri götürdüler. O gece Alp Er Tonga ordusunu alıp Ceyhun'un ötesine geçti. Kara Han'ın ordusuyla birleşip Buhara'ya geldi. Biraz dinlendiler. Sonra pâyıtahtı olan Gang'a geldi. Bu şehir cennet gibiydi. Toprağı mis[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] tuğlaları altındı. Her yerden ordular çağırdı. Bu sırada casusları Keyhusrev Ceyhun'u geçti diye bildirdiler. Keyhusrev ilk önce Suğd'a geldi. Bir ay kalıp itaate aldı. Yine ilerledi. Türkler İranlılar'a su vermiyorlar[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] ordunun arkasında yalnız kalmış İranlı bulurlarsa öldürüyorlardı. Keyhusrev de önüne çıkan saray[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] kale[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] erkek[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] kadın en bulursa yok ediyordu. İki ordu 'Gülzâriyun' ırmağı kıyısında karşılaştılar. Birbirine girdiler. Alp Er Tonga'nın ordusundan Keyhüsrev'e korku gelmişti. Ordunun arkasına çekilip Tanrıya yalvardı. Derhal fırtına kopup tozları Turan ordusuna doğru atmaya başladı. Türkler bozuldular. Fakat Alp Er Tonga kaçmak isteyenleri öldürerek ordusunu durdurdu. Dönüp iyen savaştılar. Gece çökünce iki ordu ayrıldı. Alp Er Tonga ertesi günü yine çarpışacaktı. Fakat kendisine gelen haberci oğlu Kara Han'ın ordusundan yalnız Kara Han'ın sağ kaldığını bildirdi. Bunun üzerine ağırlıklarını bile toplamadan hızla ordusu ile çöle atıldı. Rüstem'i vurmak istiyordu. Keyhusrev bunu Rüstem'e bildirdiği gibi kendisi de onun ardına düştü. Alp Er Tonga[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Gang'a gelip Rüstem'e baskın yapmak istediyse de onun tetikte olduğunu görerek vazgeçti. Şehre girdi. Bu kalabalık şehrin kalesi o kadar yüksekti ki üstünden kartal bile uçamazdı. İçinde yiyecek boldu. Her köşesinde kaynaklar[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] havuzlar vardı. Havuzlar bir ok atımı boyunda ve eninde idi. Güzel bahçeleri[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] saraylarıyla bir cennetti. Alp Er Tonga ordusuyla Gang'a kapandı. Çin padişahına da mektup yazıp yardım diledi. Keyhusrev de ordusuyla gelerek Rüstem'le birleşti. Kalenin çevresine hendekler kazdırdı. Odunlar yığıp katranla ateş verdiler. Duvarlar yıkıldı. Şehire hücumla girdiler. Herkesi öldürdüler. Alp Er Tonga sarayının altındaki gizli yoldan 200 beği ile kaçarak kurtuldu. Çin padişahının yanına gitti. Çin hakanı büyük bir ordu hazırlamıştı. Bunu duyan Türkler her taraftan Alp Er Tonga'nın yanına gidiyorlardı. Keyhusrev Gang'a[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] bir kumandan bırakıp Alp Er Tonga'nın üzerine yürüdü. Karşılaştılar. Alp Er Tonga ona bir mektup yazarak insanlardan uzak ve kendisinin beğeneceği bir yerde teketek dövüşmeği teklif etti. Keyhusrev kabul etmedi. O gün iki ordu akşama kadar çarpıştı. Gece olunca Keyhusrev ordusunun önüne hendekler kazdırdı. Bir kısım kuvvetlerini Türk ordusunun gerisine gönderdi. Türkler gece baskını yapıp hendeğe düştüler. Arkalarındaki kuvvetler de pusudan çıktı. Türk ordusunu yendiler. Alp Er Tonga kalan çerisiyle çöle çekildi. Keyhusrev Gang'a döndü. Çin padişahı da Keyhusrev'den korkarak ona elçi gönderdi. Keyhusrev[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Alp Er Tonga'yı bir daha yanına almamak şartı ile onunla barıştı. Alp Er Tonga bunu işitince perişan bir halde çöle çekildi. Zere denizine geldi. Bu[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] ucu bucağı olmayan bir denizdi. Orada bir gemici vardı: "Ey padişah! Bu derin denizi geçemezsin. 78 yaşındayım. Bunu[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] bir geminin geçtiğini görmedim." dedi. Alp Er Tonga[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] "Tutsak olmaktansa ölmek yeğdir" diye cevap verdi. Bir gemi yüzdürttü. Binip yelken açtılar. "Gangıdız" şehrine vardılar. Alp Er Tonga[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] orada; "Geçmişi düşünmeyelim. Talih yine buna döner." diyerek yatıp uyudu. Keyhusrev[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Alp Er Tonga'nın suyu geçtiğini haber aldı. Hazırlıklar yaparak birtakım ülkeleri aldıktan sonra Zere denizinin kıyısına geldi. Yedi ayda denizi geçtiler. Gangidiz'i aldı. Bulduklarını kestilerse de Alp Er Tonga gizlice kaçtı. Keyhusrev[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] buradan Turan'ın payıtahtı oldu. Gang'a geldi. Alp Er Tonga'yı soruşturdu. Kimse bilmiyordu. Halbuki bu sıralarda o yiyeceksiz[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] içeceksiz dolaşıyordu. Kayalık bir dağın tepesindeki bir mağarayı kendine ev yapmıştı. Bu mağarada insanlardan uzak yaşayan "Hûm" adında biri vardı. Birgün[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] mağarada bir ses işitti. Alp Er Tonga[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] kendi kendine tâliine yanıyordu. Bu sözlerin Türkçe olmasından yabancının kim olduğunu anlayan Hûm[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] ona hücum ederek tutsak etti. Fakat o yine kaçarak suya atıldı. Keyhusrev[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] bu işi duydu. Hile ile Alp Er Tonga'yı sudan çıkararak öldürdüler
MyStery
Konu: Geri: --Efsaneler-- Çarş. Haz. 23, 2010 7:28 am
Alpamış; Alpamsı[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Alpmasa[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Bamsı Beyrek ve Boyrek gibi Türk boyları arasında çeşitli söylenişlerle geçmekte[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] üzerine kurulan hikaye de biraz değişik rivayetlerle anlatılmaktadır. Bir anlatışa göre; Alpamış (Bay Boyrek) Oğuz'un oğullarından Ay Han'ın oğludur. Ay Han'ın oğlu olmazdı. Bunun için de çok üzüntülü idi. Birgün yanına veziri (Balçık Han) geliyor. Ay Han'a seyahat tavsiye ediyor. İkisi yola çıkıyor. Bir yerde Hızır ile karsılaşıyorlar. Hızır onlara iki elma vererek kayboluyor. Elmanın birisini Ay Han[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] diğerini de karisi yiyor. Nihayet bir erkek çocukları oluyor. Adına da Bay Boyrek diyorlar. Bir anlatışa göre de; Bay Börü ile Bay Sari adındaki iki Türk Beyinin çocukları olmuştu. Bunlar kırk gün Allah'a yalvarıyorlar. Sonunda Bay Börü'nün[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Hakem(Alpamış) adında bir oğlu[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Bay Sari'nin da (Ay Barcın) adında kızı oluyor. Ayni yasta olan bu çocukları küçük iken nişanladılar[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] henüz üçer yaşında iken okula verdiler. Alpamış yedi yaşına gelince okuldan alindi. Ona beylik usulleri ile[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] beyler nasıl hareket etmelidir[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] gibi isler öğretildi. Ok talimleri yaptırıldı. Nihayet maceralar başladı: Alpamış Karmuk'larla savaşa girdi. Bu sırada (Askara) adındaki dağın tepesini bir ok atarak uçurdu. Ama yolda bir ak otağda güzel bir kızla uyumakta iken Karmuk'lar bastılar[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Alpamış'ı esir ettiler. Götürüp bir zindana attılar. Obur taraftan Karmuk Han'ın kızı Alpamış'a aşık olmuştu. Onu kurtarmak yollarını aradı[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] bulunduğu zindana uzun bir ip sarkıtarak onu zindandan çıkarttı. Alpamış'ın Çobar yahut Benliboz adında bir ati vardı. O atı da hazır buldular. Alpamış Atina bindi. Tekrar Karmuk'lara hücum ederek onları perişan etti. Bundan sonra memleketine dönünce sevgilisi Aybarçın'ı kölelerinden birinin almak üzere olduğunu öğrendi. Düğün hazırlıklarının yapıldığı sırada ve eğlenceler devam ederken[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Alpamış bir ozan kıyafetine girerek Aybarçın'ın bulunduğu çadıra yaklaştı. Elindeki sazı çalarak çadıra doğru şiirler söylemeye başladı. Bu sırada çadırda Bademca adında bir kadın vardı. Biraz kekeme idi. O da Alpamış'a şiirle cevap verdi. Alpamış tekrar söyledi. Sonunda gelinin bulunduğu çadıra alindi. Orada eğlenceler[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] oyunlar devam ederken[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] bir köşede yaslar içinde bulunan gelin Alpamış'ı tanıdı. Bundan sonra ikisi de birbirine atıldı. Herkes şaşırdı. Alpamış da sevgilisini alarak babasının yanına gitti[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] onu yerine geçti.
Kaynak: "Türk Mitolojisi"[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Murat Uraz. Düşünen Adam Yayınları[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] İstanbul[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Şubat 1992.
MyStery
Konu: Geri: --Efsaneler-- Çarş. Haz. 23, 2010 7:28 am
Altay Tufan Efsanesi
Türk mitolojisinde[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] tufan ile ilgili örnekler Altay Türkleri'nin efsanelerinde yaşamaktadır. Altay Türkleri'nde[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] tufan efsanesinin bir kaç söyleyişi vardır. Aşağıda bu söyleyişlerden birine yer verilmiştir. Aşağıda yer alan ve U. Harva Holmberg tarafından nakledilen Altay Tufan Efsanesi[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] İslam ve Hıristiyan dünyasının Nuh Tufanı anlatılarına oldukça benzemektedir. Altay Tufan Efsanesi[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] özetle şöyledir:
Sel bütün yeri kapladığında[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Tengiz (Deniz) yerin üzerinde efendi idi. Tengiz'in yönetimi altında Nama adında iyi bir erkek yaşardı. Nama'nın Sozun Uul[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Sar Uul ve Balık adlarında üç oğlu vardı.
Ülgen (Tanrı)[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Nama'ya bir kerep (tahta sandık) yapmasını buyurdu.
Nama[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] sandığın yapılması işini üç oğluna bıraktı. Oğulları[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] kerepi bir dağ üzerinde yaptılar. Kerep yapıldıktan sonra Nama[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] onu her biri ¤¤¤¤en kulaç olan sekiz halatla köşelerinden yere bağlamalarını söyledi. Böylece su ¤¤¤¤en kulaç yükseldiğinde durum anlaşılacaktı. Bundan sonra Nama[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] ailesi ile çeşitli hayvanları[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] kuşları alarak kerepe girdi.
Yeryüzünü sisler kapladı. Dünya korkunç bir karanlığa gömüldü. Yerin altından[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] ırmaklardan[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] denizlerden sular fışkırdı. Gökten sağanaklar boşandı. Yedi gün sonra yere bağlanan halatlar koptu[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] kerep yüzmeğe başladı; suyun ¤¤¤¤en kulaç yükseldiği anlaşıldı. Yedi gün daha geçti. Nama[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] en büyük oğluna kerepin penceresini açmasını[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] çevreye bakmasını söyledi. Sozun Uul bütün yönlere baktı. Sonra şöyle dedi:
"Her şey suların altına batmış. Yalnızca dağların dorukları görünüyor."
Daha sonra Nama da baktı. O da[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] "Gökyüzü ile sular dışında bir nesne görünmüyor." dedi.
Kerep sonunda sekiz dağın birbirine yaklaştığı yerde durdu. Çomoday ve Tuluttu dağlarında karaya oturdu. Nama pencereyi açtı[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] kuzgunu serbest bıraktı. Kuzgun geri dönmedi. İkinci gün kargayı gönderdi[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] üçüncü gün saksağanı gönderdi. Hiçbiri geri gelmedi. Dördüncü gün bir güvercin gönderdi. Güvercin[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] gagasında bir ince dalla geri döndü. Nama bu kuştan[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] öteki kuşların niçin geri gelmediğini öğrendi. Onlar sırasıyla geyik[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] köpek ve at leşi yemek üzere gittikleri yerde kalmışlardı. Nama[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] bunu duyunca öfkelendi.
"Onlar şimdi ne yapıyorsa[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] dünyanın sonuna değin onu yapmağa devam etsinler." dedi.
Efsanenin devamında Nama[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] yaşlandığı zaman[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] kurtardığı canlıları öldürmesi için kendisini kışkırtan karısını öldürür. Oğlu Sozun Uul'u yanına alarak cennete (göğe) çıkar. Daha sonra orada beş yıldızlı bir yıldız kümesine dönüşür. Holmberg'in düşüncesine göre[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] tufan kahramanları[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Yayık Han'a dönüşmüştür. Yayık Han[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Altay Türkleri'ne göre[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] insanları koruyan ve yaşam veren bir ruhtur. Ayrıca insanlarla Ülgen (Tanrı) arasında elçilik yapar.
MyStery
Konu: Geri: --Efsaneler-- Çarş. Haz. 23, 2010 7:28 am
Tukyu'ların ataları Çinli' lerin (si-hayi) dedikleri Batı Denizi sahillerinde otururdu. Komşu hükümdarlardan bir bunların yurdunu basarak[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] kadın[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] erkek[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] çocuk ve önlerine gelenleri kılıçtan geçirdi. Bunlardan ancak 10 yaşında bir erkek çocuk kalabildi. Bu da elleri[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] ayakları kesilmiş olarak bir bataklığa atıldı. Çocuk[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] orada açlıktan[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] yaralarından akan fazla kandan ölmek üzereyken[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] bir dişi kurt gelerek[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] ona bir parça et getirdi. Kurt[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] her gün böyle yaparak çocuğu besledi. Çocuğun yaraları iyileşti. Yaşı ilerleyince kurt bundan gebe kaldı.
Atalarını öldüren hükümdar[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] bir sure sonra bu çocuğun sağ kaldığını haber aldı. Çocuğu öldürmek üzere arattı[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] buldular. Hükümdar[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] çocuğun bulunduğu yere birisini gönderdi. Bu adam[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] bataklığa geldiği zaman[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] çocuğun yanında bir kurt gördü ve şaşırdı. Adam[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] ikisini de öldürmek istedi. Fakat bir Tanrı[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] onları korudu. Kurt[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] çocuğu sırtlayarak Batı Denizi'nin doğu tarafına geçirdi. (Kao-cang) yakınlarındaki dağlardan birinde bulunan mağaraya götürdü. Mağaranın arkasında bereketli bir ova vardı. Ovanın her tarafı[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] yalçın kayalarla çevrilmişti. Kurt[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] burada sakat delikanlıdan 10 çocuk doğurdu. Bunlardan biri[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] aile adı olan (Asena)' yı aldı. Bu çocuklar[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] büyüdükleri zaman mağaradan çıkarak civârdaki oymaklardan birer kız kaçırdılar. Bunları mağaralarına götürdüler ve bu kızlarla evlendiler.
Birkaç nesil geçince[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] bunlar çoğaldı. İçlerinden (A-Hien-Se) adlı birisi başlarına geçerek mağarada çıkardı. (Kin-San) dağlarına giderek yerleştiler[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] (Cu-Cen) tatarlarına bağlandılar. Bu dağların tepelerinden biri takya seklinde olduğundan kendilerine bu anlamda (Tu-Kyu) adını verdiler. Asıllarına delâlet etmek üzere de bayraklarına bir kurt başı yaptılar.
Kaynak: "Türk Mitolojisi"[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Murat Uraz. Düşünen Adam Yayınları[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] İstanbul[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Şubat 1992.
MyStery
Konu: Geri: --Efsaneler-- Çarş. Haz. 23, 2010 7:29 am
Kimse titretemedi Hunlar kadar Roma’yı. Roma ki[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Akdeniz’i bir iç göl yapmış[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] üç kıtaya hâkim İleri karakolları[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Tuna’dan Ren ve Fırat’a Oradan Sahra ve Lut Havzasına ulaşan Bir dünya emperyalı Hiçbir kuvvet korkutamadı Hunlar kadar Roma’yı. Hunlarla ittifakı reddeden Gotlar[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Trakya- İtalya’ya; Vizigotlar[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Güney Fransa’ya; Vandallar[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Kuzeybatı Afrika’ya sürüldü. Zenci köle ticâretini Roma’nın ekonomik öğesi yaparak Roma’ya boyun büktüler. Uranus oğullarını Olympos’a gömmeyi başaran İsa[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] bu yabanıl kavimleri de kanatlarının altına almayı başaralı 200 yıl olmuştu
Pagan Greko-Latin uygarlığı Hıristiyanlaşalı ve İsa asılıp "Konsül Hıristiyanlığı" resmi din ilân edileli beri Roma[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] İsa’yı asıp sosyal ve kültürel ihtişâmını koruyacağını düşünmüştü. Oysa İsa’nın gölgesiyle acze düşmüştü. Hunlarla Cermenler[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] aynı amaçla birleşince[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Atilla’nın amcası Ruga[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Kuzey Avrupa’da bir tehdit odağı olmuştu Başbuğ Ruga[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Orta Asya’dan getirdiği töre ve törenlere sâdık kalıp kendi kültüründen geri bir kültüre sahip Cermenleri etkisi altına aldı.
Hunların giyim-kuşamları[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] pusat ve donanımları[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] at ve araba koşumları[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Romalılardan ileri düzeydeydi Örgüt yapıları da öyle. Hunların dinsel inançlarından da etkilenip Şaman tapınma törenleri[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] yekten Cermen kültürünün temelini oluşturdu. Hunların etkisiyle ilkel Cermen toplulukları Greko- Latinlere kafa tutar hâle geldi. Ruga Hunları ve Cermenleri aynı bayrak altında toplayıp görevi tamamlanınca[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] göğe uçtu. Atilla’nın eli[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] amcasının kanına bulaştı.
II.
Atilla’nın babası Muncuk sağ olmasa da[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Cermen anası Yula[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] abisi Bleda’ya ve Atilla’ya analık görevini yapıp Hun törelerinde iyi bir bahadır olarak yetiştirdi. Bleda[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] çok genç ve gözü pekti. Batı Roma’ya akınlar düzenledi. Hun ve Cermen silahlı güçlerini yeniledi. Ardından geniş bir coğrafya üzerinde hiçbir muhâlif odak bırakmadı Uyruğundaki halklara dirlik ve düzenlik güvencesi verdi.
Hun ve Cermen ittifakı[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] öç ve yağma üzerine kur(ul)du. Doğu ve Batı Roma[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] İmparatorluğun alternatifi oldu. Greko-Latin uygarlığı[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] step uygarlığının atları altında ezildi.
Atilla’nın karısı Albız[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] boş durmadı. Atilla’nın içine şer tohumları ekildi; “İki kılıç bir kına sığmaz!” diye fısıldadı; Atilla[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] aldırmadı. “Dünya[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] iki başbuğa dardır.” diye mırıldandı; Atilla[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] umursamadı. “Senin akıbetini Bleda tayin edecek!” diye bağırdı. “Bleda mı?" Olmazdı[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Olamazdı. Niçin olamasındı? Olur[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] olurdu elbet.
Atilla’nın kardeş sevgisiyle yanan kalbi[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] birden öfkeyle kabardı[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] hınçla bilendi. Sağ kolu Arpad’ı yanına çağırdı. Bleda’nın kesilmiş saçı[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] iki hafta sonra Atilla’nın tolgasına sorguç oldu. Diriyken esirgediği kutluk değeri başının üstünde tuttu. Kendisine kâtil gözüyle bakanlara “Yeter!” diyordu çığlık gibi yırtıcı sesiyle. “Saygısızlık etmeyin Bela da benim öz karındaşım Ağabeyimdi. Alplik nedir[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] o öğretti bana. Kendisini öldürtmem gerektiğini de.” Sonra sırtını bir ağaca dayayıp uzak bir sungura bakıyormuşçasına gözlerini kısıp ihânetini ve sebeplerini anlatıyordu ve sonucu şöyle bağlıyordu: “Ağabeyim Bleda’nın mâlum akıbeti[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] mevcut koşulların ve doğa yasalarının bir gereğiydi. Gerçekte[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] o ölmedi. Ruhen benim içimde. Gücünü bana bahşetti. Ondan önce saftım[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] gözüm açıldı. Bleda’nın uçmağa varışından itibâren uslamlama gücüm arttı”
III.
Tolgasıyla[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] kılıcıyla; çıkık elmacık kemikleri[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] sakal bırakmış yüzü[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] kısa boyuyla bir at çobanına benziyordu. Ne Bayındır Han kadar ihtişâmlı; ne Oğuz Kağan gibi bilge; yarı Cermen yarı Hun[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] sürekli tetikte[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] sürekli dikkatli. Bir at çobanı[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] kısık çekik gözleri bir step ejderi gibi kızıl diliyle tıslayarak gülüyordu:
“Ben[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Roma İmparatorluğu'nun baş belâsıyım Mağdur ve mazlum halkların öç mızrağı.”
Tepeden tırnağa insanı titreten bir sesi vardı. Burhan-haldun Dağı'nın alnacında ulayarak yedi düvele seyr-ü sefer eden Cengiz Han’dan el aldı. Seyr-ü sefer eyleyip köle ticaretinden büyük gelir sağlayan Burgondları kılıçtan geçirdi. Viking ve Saksonları hükümranlık alanlarından kovdu. Kuzey Avrupa’yı tümden ele geçirdi. Kendini kağan ilan edip Şaman kâhinlerinin elinden taç giydi.
Atilla[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] kağan olur olmaz step törelerini kesintisiz yürürlüğe koydu Uyruğundaki halkların dinler mozaiğine saygılı davrandı Balkanlara Hunlardan önce gelen Hıristiyanlaşan Türk kabilelerine Romalılarla Hunlar arasında ezilmesinler diye özel önlemler aldı. Tebaasındaki karındaşlarına Talan ve yağma ganimetlerini eşit paylaştırdı.
Ne var ki kağanlığına bağlı Kâhinler Kurulu[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] yeterli bilgi ve bilgeliğe sahip değildi. Step törelerinin temelindeki adalet anlayışı[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Onlar(ın) elinde dehşet[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] kan ve gözyaşına döndü. En büyük müttefiki Cermenler; akıl almaz[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] tüyler ürpertici cezâlar aldı. Tarihe acımasız bir hükümdar olarak geçti. Oysa aşk ve adalet anlayışını bu ilkel insanlara aşıladığını sanıyor[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] kendi suretine bürünmüş korkunun kol gezdiğini fark etmiyordu.
O[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] büyük ideallerin ve Tanrısal aşkların adamıydı Tek amacı[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] yeryüzünü bir Hun cenneti yapmaktı Bu kutluk ideali uğruna kelleyi koltuğa almış[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Ggrçek bir step bilgesiydi
IV.
Atilla[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] bu idealle durmuyor[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] yeni seyr-ü seferler düzenliyordu. Doğu Romalılar[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] “Atilla Konstantinopolis’e geliyor!” diye Trakya Bölgesi'ni olduğu gibi step atlılarına terk ettiler ve Marmara Bölgesi'ne çekildiler.
Atilla[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Konstantinopolis’e girmedi. Meriç Havzasında durdu. Marianopolis’le Serdice dâhil[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] yetmişten fazla kent zapt edildi. "Şimdilik bu[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] yeter." dedi.
Zamanın sarkacı gidip gelirken[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] öç duygusu Doğu Romalıların İmparator naibi Krysaphios’un Atilla’ya kininiyle birleşince; Krysaphios[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] kağanın başını Onun sağ kolu Edekon’dan istedi O'na bir servet teklif etti. Edekon[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Krysaphios’un teklifini kabul etti ve hemen yola koyuldu. Atilla’yı katletmek şöyle dursun[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Krysaphios’un girişimini Atilla’ya bizzat kendi anlattı. Atilla[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Krysaphios’un başını istedi. Krysaphios[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Hunları hiç tanımamasının bedelini canıyla ödedi. Çünkü elçi Edekon’un indinde Atilla[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Gök Tanrı’nın bir suretiydi İstese de ona ihânet edemezdi
Kaldı ki Atilla’nın erkânı[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Atilla’dan daha iyi koşullarda yaşamaktaydı. Atilla[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] ihtişâmını tab'asından esirgemezdi de. Rahip Jordanes ve tarihçi Priskos[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] bu tuhaf gerçekliğin tanıklarıydı.
Trakya’nın ilhâkından ve suikast olayından sonra[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Atilla[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] kuzeye çekildi. Doğu Roma ile Batı Roma birleşip Atilla’ya saldırdı. Atilla[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] antlaşmalar yapıp bekle-gör politikası uyguladı Ta ki[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Hororian’ın sesi[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] tâ Tuna kıyılarında yankılanınca kendisine 25 yıl önce gönderilmiş yüzüğe dudak büken Atilla[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Hororian’ı kurtarmak için ant içti.
İmparator Constantius’un kızı ve vârisi Hororian’u İmparator ölünce İmparatoriçe Plancdia[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] hapse attırıp oğlu Valentinianus’u imparator yapmıştı. Atilla[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Hororian’ın zindana kapatılmaması ve karısı olması için Batı Roma ‘ya dünürcüler gönderip İmparatorluğun yarısını drohoma olarak istedi İmparatorluk reddedince[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] bu isteğini Orleans’da Roma ve ittifakı Got ordularıyla Batı Hun silahşorları göğüs göğse çarpıştı Kan[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] su gibi aktı Gök Tanrı’nın kutluk alpleri[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Şaman bahadırlarının ümit ve cesaretle yoğrulmuş step atlıları[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Batı Roma ordusunu dağıttı Kuzey Galya[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] küçük krallıklar halinde parçalandı.
Britanya[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Saksonlara; Güney Galya ve İspanya[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Vizgotlara[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Jura ve Alp bölgesine Burgonlar yerleşti. Step atlıları[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] vadilerden ağır ağır Po ovasına aktılar. Po ovasında salgın kasırga gibi Atilla’nın ordusuna çullanınca[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] O görkemli Hun ordusu[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] hızla eridi. Apeninler[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] toynak sesleri yerine hasta askerlerin öksürüğüyle yankılandı Atilla[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Hıristiyanların Tanrısı’nın hışmına uğradığını düşünüp geri döndü. İçindeki ateş[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] bir türlü sönmüyordu.
Hororian’ın da[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Roma’nın da[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Gök Tanrı belasını versindi Tekrar evlenmeye karar verdi. Kendisine İlek[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Dengizik ve İrmek adlı üç oğul veren Albız yoktu artık. İldiko adlı bir peri kızını sevdi. İldiko kimdi[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] nereliydi[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] kimse bilmiyordu. Yedi gün şenlik ateşleri yakıldı. Davullar vuruldu. Yedinci gün[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Atilla gerdeğe gencelip girdi.
Ecel[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] onu nice savaştan yara almadan kurtulmuş[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] stepleri bozkır kurdu İldiko’nun gök gözlerinde boğuldu[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] yok oldu. Atilla ölmüş[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Atilla öldürülmüştü. Şaman kâhinleri[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] bu kutluk ve bilge hânı gömecek yer bulamadılar. Tuna nehrinin kollarından birinin yatağını değiştirip üç günlük yuğ töreninden sonra kızıl otağın önünden Bbgümler saçlarını yoldu. Alpler[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] sakalların yolup; beyler[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] hançerleriyle yüzlerini çizip; Kızıl ateşlerin önünde[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] sinsin oynadılar. Bu nehir yatağına gömdüler ulu hakanlarını. Definle görevli Yund kabilesi[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] töreleri gereği Batı Hun topraklarını terk edip atlarını bir daha dönmemek üzere Anadolu’ya doğru sürdüler. Atilla[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] göğe uçup gitti[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] ulu bir sungurun kanadına takılıp...
MyStery
Konu: Geri: --Efsaneler-- Çarş. Haz. 23, 2010 7:29 am
Ay-Atam Efsanesi
Ay-Atam Efsanesi[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Memlükler döneminde Mısır'da yaşamış olan Türk tarihçisi Aybek üd Devâdârî tarafından kayda geçirilmiş bir Türk efsanesidir. Aybek üd Devâdârî'nin verdiği bilgilere göre bu efsaneyi halk dilinden yazıya aktaran ilk kişi Ulug Han Ata Bitikçi adlı eski bir Türk bilginidir.
Ulug Han Ata Bitigçi'nin içinde Ay-Atam Efsanesi'nin de yer aldığı bir kitabını ele geçiren Cebrail bin Bahteşyu adlı İranlı bir tarihçi[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Ay-Atam efsanesi'ni Türkçe'den Farça'ya tercüme etmiştir. Bu farça tercümeyi bulan Aybek üd Devâdârî efsaneyi olduğu gibi kendi kitabına aktarmıştır.
Ay-Atam Efsanesi'nin konusu insanoğlunun yaratılışıdır. İnsanın yaratılışını dört unsura (su[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] ateş[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] toprak[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] rüzgar) ve balçığa bağlayan bu efsanede Ön Asya mitolojisinin etkileri görülür. Kimi Türkologlar[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Ulug Han Ata Bitikçi'nin yeni müslüman olmuş bir Türk düşünürü olduğunu düşünmektedirler.
Efsanede geçen ve Kara Dağcı adlı bir dağın üzerinde bulunan Ata Mağarası motifi[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Türk mitolojisinin temel motiflerinden biridir. Bozkurt Destanı'nda kurtla yaşayan son Türk çocuğunun kaçıp sığındıkları Turfan'ın kuzeybatısındaki büyük dağ ve dağdaki mağara da böyle bir yerdir. Ergenekon'da da durum böyledir. Nitekim Ay-Atam Efsanesi'nde anlatılan mağara da Kara Dağcı adlı bir dağın üzerinde bulunmaktadır. Büyük Hun ve Kök Türk devletleri zamanında Türkler'in Tanrı'ya tapınmak için bir tür tapınak olarak kullandıkları ata mağaraları da konu ile ilgili ve önemlidirler.
İnsanın yaratılışını dört unsur ve balçığa bağlama daha çok Ön Asya mitolojisinin geleneğidir. Ancak[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] dört unsur inanışı Uygur Türkleri'nde de vardır. Ayrıca efsanenin kişi ve yer adlarının öz Türkçe olması[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Ata Mağarası motifinin efsane de önemli bir yer tutması ve dolayısıyla Türkler'in ünlü mağara kültünün efsanede yer alması[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] Ay-Atam Efsanesi'nin bir Türk efsanesi olduğunu ortaya koyar. Ama efsanenin Ön Asya etkisi taşımasını ve Aybek üd Devâdârî'nin müslüman olması dolayısıyla efsanenin bazı bölümlerini kırpmış ya da müslümanlaştırmış olması ihtimalini göz önünde tutarak efsaneyi incelemek gerekir.
Ay-Atam Efsanesi özetle şöyledir:
Çok çok eski çağlarda...
Çok yağmurlar yağdı. Gök delinmiş gibiydi. Dünya sele boğuldu[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] her yanı çamurlar kapladı. Çamurlar akan selle yuvarlanarak Kara Dağ'daki bir mağaraya doldular. Mağaranın içindeki kayalar yarıldı. Yarıkların kimileri insanı andırıyordu. Sürüklenen çamurlar bu insan biçimli yarıkları doldurdular.
Aradan çok zaman geçti....
Yarıklardaki balçıklar sular ile benzeşti[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] hâllodu. Güneş Saratan burcuna gedi ve havalar çok ısındı. Yarıklardaki balçık sular ile pişti. Yarıkların bulunduğu bu mağara tıpkı bir kadın gibiydi. İçi de insanlara can veren bir kadın karnı gibiydi.
Dokuz ay durmadan yel esti....
Su[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] ateş[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] toprak ve yel[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] insana can vermak için birleştiler. Dokuz ay sonra bir insan çıktı ortaya. Adına Ay-Atam dediler.
Ay-Atam[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] gökten indi yere kondu. Bu yerin suyu tatlı[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] havası da serindi.
Sonra yine yağmurlar[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] seller başladı. Mağara yeniden çamurla doldu. Güneş bu kez Sünbüle burcunda durdu. Sünbüle burcundaki güneşin sıcaklığı ile balçıklar sular ile pişti. Bu kez bir hatun kişi çıktı ortaya. Adına Ay-Va dediler.
Ay-Atam ile Ay-Va evlendiler. Kırk çocukları oldu. Bunların yarısı erkek[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] yarısı da kızdı. Onlar da evlendiler; soyları çoğaldı.
Bir zaman geldi Ay-Atam ile Ay-Va Hatun'un ömürleri doldu; öldüler. Çocukları[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] ana-babalarını türedikleri mağaraya gömdüler. Mağaranın kapısını altın kapılar ile kapattılar[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] dört bir yanını çiçekle süslediler.