Galatasaray TV'ye Türkiye'deki ilk röportajını veren Abdul Kader Keita, ilk izlenimleriyle ilgili yaptığı açıklamada, ''İstanbul'a ilk kez gelmek benim için çok büyük bir keyif kaynağı oldu. Onun dışında Galatasaray, benim televizyondan özellikle UEFA Kupası maçlarından hep takip ettiğim bir kulüptü. Ben hep Galatasaray'ın arkadasında çok güçlü bir izleyici desteği olduğunu da biliyordum. Galatasaray hep arkasına çok büyük bir taraftar desteği alarak yoluna devam etmiş bir kulüp. Benim için Galatasaray'da oynayacak olmak bu yüzden çok mutluluk verici birşey.'' diye konuştu.
Abdul Kader Keita'nın GSTV'ye verdiği röportajın ayrıntıları şöyle;
- Kendisi 18 milyon Euro'ya Lille'den Fransa'nın en iyi kulübü olan Olympique Lyon'a transfer olmuştu. Yani Fransa'nın en iyi takımından, Türkiye'nin en iyi takımına transfer oldu. Transferi nasıl gelişti?
Benim transferim önemli olabilir fakat alçakgönüllü olmak lazım. Biz bu yıl çok daha büyük transferleri de duyduk. Bence bu çok olağan karşılanması gereken bir transferdir. Benim Olympique Lyon'da geçirdiğim dönem, profesyonel olarak geçirmem gereken bir dönemdi ve ondan sonra bir atılım yapmam, yeni bir şeye daha başlamam gerekiyordu. Öyle zannediyorum ki Olympique Lyon'da ben iyi çalışmışım, oradaki yapabileceklerimi tamamlamışım ki bana böyle bir yeni teklif geldi. Şimdi bu da benim için yeni bir dönemin başlangıcı olacak. Ben burda da takımıma elimden geleni katmaya çalışacağım.
- Kendisinin Olympique Lyon'dan çok Lille'deki performansı çok göz kamaştırıcıydı. Lille'de kontratak futbol oynayan bir takımın en önemli parçalarından biriydi. Şimdi ise hücum futbolu oynayacak bir takıma geldi. Kendisini hangi oyun sistemine daha yatkın görüyor? Kontratak futboluna mı yoksa hücum futboluna mı?
Bu sistem gerçekten benim çok hoşuma gidiyor. Bu sistemde gerek iki kanatta gerekse forvet arkasında hızlı adamlara ihtiyaç vardır. Ayrıca forvetin her zaman bizim sağlayacağımız desteğe ihtiyacı vardır. Bir yandan da kanatlardaki adamların çok hızlı olması gereklidir. Ben de Lille takımında bunu öğrenmiştim ve bunu da iyi uyguladığımı düşünüyorum. Öyle zannediyorum ki burada orta sahanın ortasında oynayacak olan arkadaşlarımızla birbirimizi anlayabilirsek ben Galatasaray'a son derece faydalı olabilirim. Benim hoşuma giden ve benim faydalı olduğum, yeteneklerimi kullanabildiğim bu sistemde öyle zannediyorum ki Galatasaray'ın her zaman ihtiyaç duyacağı oyunculardan biri olacağım.
- Kendisi hücüm kanadında sağ ve sol açık oynamasının yanı sıra aynı zamanda bir forvet oyuncusu. Kendisini forvet arkasına daha yatkın görüyor öyle değil mi?
Benim gerçek yerim kanatlardır.Bir yerde savunmaya yardımcı olurken diğer yandan da hücum ederim ancak Lille'de öğrendiğim birşey oldu bizim santroforlarımız sakatlandığı zaman beni santrafor olarakta kullandılar ve böylelikle o mevkide de oynamayı öğrendim fakat benim gerçek yerim, sahanın iki kenarı iki çizgisi ...
- Oyun sitilinden bahsetmişken şunu da ekleyelim. Uzaktan şutları çok etkili çarpaz durumlarda bile etkili şutlar çekebiliyor. Bunun için özel bir çalışma yapıyor mu antrenmanlardan sonra?
Biz bunu hep antrenmanlarda çalıştık. Lille'de bunu hep yaptık. Forvetlerin her zaman bir desteğe ihtiyacı vardır ve biz de antrenmanlarda yeri geldiği zaman onları bu tür şutlarla rahatlatmaya, onlara alan açmaya çalışırız. Doğrudan kaleye kaleciye oynamanız da mümkündür. Juninho gibi çok usta bir isimle çalışma şansımız oldu ve ben ondan çok şey öğrendim. Zannediyorum ki bu benim doğuştan sahip olduğum bir yetenek değil zaten böyle bir yetenek olmaz. Bunu antrenmanlarda çalışarak kazanırsınız. Ben her antrenmanda yeni birşeyler öğrenmeye gayret ediyorum. Zamanı geldiği zaman küçük bir çocuktan bile öğrenebileceğiniz çok şey vardır. Biraz daha yeni birşeyler yapmaya gayret ettim ve sonunda böyle bir özelliğim ortaya çıktı. Ama bunun özel bir yetenek olmadığının, çok çalışarak öğrenmeye gayret ederek kazanıldığının bilinmesi lazım.
- Olympique Lyon'da 'Juninho'dan çok şey öğrendim' dedi. Lille'de de Nijeryalı forvet Odemvinge ile çok uyumluydular ve çok iyi bir ikili oluşturmuşlardı. Lyon'dan takım arkadaşı Milan Baros şimdi Galatasaray'da tekrar buluştular. Galatasaray'da da birbirinden yetenekli oyuncular var. Harry Kewell ve Milan Baros gibi oyuncularla aynı takımda forma şansı bulacak hatta rekabet edecek. Yıldız oyuncularla aynı takımda olmak nasıl bir duygu. Rekabet söz konusu olacak neler söylecek?
Olympique Lyon da birlikte oynadığım arkadaşımı Galatasaray'da tekrar bulmak gerçekten çok büyük bir mutluluk. Bu her zaman işleri kolaylaştıran birşeydir. Yeni bir kulübe gittiğiniz zaman kimseyi tanımazsınız. Fakat tanıdıklarınız olursa hemen ufak tefek birşeyler paylaşmaya başlarsınız. Daha sonra diğer arkadaşların yaptıkları sohbetleri dinlersiniz. Yaptıklarını gözlemlersiniz. Çünkü girdiğiniz hiçbir takımda kendi tarzınızı hemen ilk dakikadan itibaren dayatma şansınız yoktur. Ufak ufak insanların ne yaptıklarını görerek içine girdiğiniz yeni bir oluşumdur. Daha sonra içine hep beraber girip ıslanacağınız o büyük havuzda işler yolunda gitsin diye elinizden geleni yaparsınız. Dolayısıyla benim için Milan Baros'u Galatasaray'da görmek yeniden bulmak çok mutluluk verici. Öyle zannediyorumki takımdaki diğer tüm yıldızların varlığı da eğer işler yolunda giderse Galatasaray'ın çok işine yarayacak ve Galatasaray'ın tüm zorlukların üstesinden gelmesi içnde çok faydalı olacak.
- Frank Rijkaard hakkında ne düşünüyor kendisi?
Her şeyden önce çok iyi bir antrenör. Onu Barcelona'da gördük. Oyuncularıyla iletişimi çok iyi olan bir hoca. Bunun da örneklerini defalarca izledik. Ben gelmeden önce kendisiyle uzun uzun konuştum.Çok şey paylaştık. Bana anlattıkları çok hoşuma gitti ve bana anlattıkları bana güvendiğini gösterdi. Ve sistemi için de bana da ihtiyacı olacağından bahsetti. Ancak bilinmesi gerekir ki, onun bana olacak olan ihtiyacından çok benim ona ihtiyacım var. Herşeyden önce bu bilinmeli. Benim Frank Rijkaard'a kendisinin bana olduğundan çok daha fazla ihtiyacım var.Ve ben iyi bir şekilde onun söylediklerini yerine getirebilirsem öyle zannediyorum ki bu aynı zamanda benim yeniden çıkışa geçmem hatta bir patlama yapmam için önemli bir fırsat olacak. Kendisi benim oyuncuyken de çok takdir ettiğim oyunculardan biriydi .Şimdi kendisiyle çalışacak olmam bana çok büyük bir mutluluk veriyor. Kendisi hakkında söylenebilecek hiçbir şey yok aslında. Herkesin tanıdığı ve takdir ettiği büyük bir antrenör.
- Transferi dolayısıyla Almanya ve Hollanda'daki kamplara katılamadı. Bu eksiğini nasıl gidermeyi düşünüyor?
Ben bu yıl sadece bir hafta tatil yapabildim. Ondan önce hep Milli Takım'la birlikteydik. Üç çok önemli maçımız oldu. Biri Gine'ye diğeri Kamerun'a ve biri de Bukina Faso'ya karşı. Bu üç hafta boyunca son derece güçlü bir takım antrenmanı yaptık. Milli Takımlar'da herkes nasıl çalışıyorsa o şekilde çalıştık. Özellikle ciddi bir fizik çalışma içindeydik dolayısıyla her ne kadar şu anda yüzde yüz hazır olmasamda çok geride olduğumu düşünmüyorum. Bunu en kısa zamanda tamamlayıp takıma katılmaya gayret edeceğim.
- Lakabı "Popito" nereden geldi. Taraftarın kendisine bu şekilde seslenmesini ister mi?
Bana Popito diyebilirler bu benim için hiç sorun olmaz. Bu benim çok sevdiğim bir isim. Çünkü annem bile bana Popito der. Popi diyenlerde var aile içinde.Fakat arkadaşlarım bana hep Popito derler. Annem bana bacak kadar olduğum zamandan beri hep Popito dedi. Dolayısıyla bu benim alışkın olduğum ve çok sevdiğim bir isim. Bana Popito denmesini seviyorum.
- Popito ne demek?
Küçükken arkadaşlarla top oynarken yere düşüp kalkarken, hep bana Popito derlerdi. Aslında Popito bizim orada Afrika'da bir dondurma markası. Özel bir anlamı yok. Herkes bana öyle derdi.
- Kendisi de futbolcu bir aileden geliyor. Büyük abisi Hamza Keita Fildişi Sahilleri Milli Takımı'nda oynamış bir oyuncu. Futbolcu ailesinden gelmek daha mı zordur? Tenkitler daha mı ağır olur, yaşama daha bir dikkat edilmelidir? Nasıl bir duygudur?
Aslında futbolcu ailesi diye bir şey olmaz bence. Bir ailenin bir sürü çocuğu olur, bazıları top oynar, bazıları top oynamaz. Bu bir yerde bir yetenek.Ya da doğuştan gelen Allah vergisi bir şey. Ancak bizim ailede evet top oynayanların sayısının çok olduğu söylenebilir. Babamın örneğin ne benim ne kardeşimin üzerinde "Gelin benim kulübümde top oynayın" diye öyle büyük bir baskısı olmamıştır. Babamın o zamanlar başkanı olduğu bir kulüp vardı. Daha önceden de futbol oynamıştı. Babam bizi istediklerimizi yapalım diye serbest bıraktı. Biz de kendimiz seçtik. Beni asıl futbolda büyüten, parlatan ve ortaya çıkaran şimdi menajerliğimi yapan amcam oldu. O beni aldı İsveç'e götürdü. Biraz orada oynadım. Afrika'ya geri döndüğümde dahil olduğum kulüp Afrika Kulüpler Kupası'nı kazandı. Bu sayede benim biraz daha açılma şansım oldu. Arap ülkelerinde Katar'da oynadım. Oradan da Fransa'ya... Ailemin desteğini ben her zaman amcam sayesinde aldım.Bugün benden daha küçük kardeşlerim arasında futbol oynayanlar var. Evet bugün çok futbolcu yetiştirmiş bir aileden gelmenin sağladığı bazı avantajları yaşıyorum.
- Keita'nın Galatasaray'daki en büyük hedefleri nedir?
Ben kadere inanırım. Bütün iyiliklerin Allah tarafından geldiğini düşünürüm. Mesela bir golü attıysam, 'Allah bana o golü attırdı' derim. Şimdi bana kaderim ne gösterecek göreceğiz. Ancak benim şahsen istediğim, her şeyden önce iyi çalışmak... Dolayısıyla Galatasaray'a verebileceğim her şeyi verebilmek. Diğer yandan da eğer olabilirse, bu çalışmamla benim futbol hayatımda hep etkili olmuş olan cesaretimle takım içerisinde belli bir yere gelebilmek. Daha sonra takımın büyük hedeflerine, her zaman daha iyisini yapma çabasına katkıda bulunmak. Benim Galatasaray'a gelirken özellikle önemsediğim bir nokta var. Bunun da herkes tarafından bilinmesini isterim. Ben Galatasaray'a belli bir kontrat devresini tamamlamak için gün doldurmaya gelmedim. Ben Galatasaray'da çok çalışmaya geldim, Galatasaray'a mümkün olduğunca katkı sağlamaya geldim. Ve bir futbolcu olarak eğer bunları yapabilirsem, öyle zannediyorum ki Galatasaray'ın o büyük hedeflerine yaklaşması için benim de katkım olabilecek